Testler

Sütten Çıkmış Ak Kaşık: BMW 525d xDrive




nsanları içinde büyüdükleri aile ortamından ve çevre koşullarından bağımsız değerlendiremeyeceğimiz gibi, otomobilleri de mensup oldukları firmayı -ve elbette fiyatlarını- görmezden gelerek yargılamak mümkün değil .

Çok iyi yol tutuyor, yeterince gidiyor, az yakıyor, hızlı vites satıyor, içi fena değil, arkası da geniş. Herhangi bir markanın zar zor bir araya getireceği bu vasıfların normalde bir arabaya yetmesi gerek.

90 bin Euro’luk bir BMW’ye ise, hayır.

1,5 sene ve 42 bin kilometre kullanılmış test arabasında, klimayı kapatmak için herhangi bir düğme bulunmadığından, sık kullanılan fan azaltma butonunun boyası atmış. Direksiyon simidi ilk günkü yumuşaklığını kaybetmiş ve parlar hale gelmiş. Orta konsolla saklama gözünün birleştiği noktadaysa derinin katlanışı gözü tırmalıyor.

F10’un en boş hali olan bu örneğin içinde özellikle, dört bir yanı çevreleyen piyano siyahı benzeri kaplamanın inceliği ve yerine oturtuluşundaki gevşeklik dikkat çekiyor. Her kuvvetli temasınızda malzemenin ardında hafif bir boşluk duyumsuyorsunuz. Hangi yöne nerden ve ne şekilde hareket ettirildiğini bir türlü çözemediğiniz yarı elektrikli koltuklar sinir bozucu. Standart müzik sisteminin sesi perdeli ve boğuk.

Kabinin gerisi fena değil ancak bir F30‘dan çok farklı da değil, sadece şişirilmiş. iDrive her BMW’de olduğu gibi içgüdüsel çalışıyor. Arkası oldukça geniş, bagaj 520 litre. Kısa farların aydınlatması vasat olsa da ‘dokunmatik’ çalışan uzunları muazzam.

2.0-litrelik dizelin 218 beygiri sizi yüksek beklentiler içine sokmasın; dört çekerle 1840 kg’luk gövde birleşince 525d ancak kafi gidiyor. Devirlenme karakteri güzel, rahatsız edici sesler çıkartmıyor ve şehiriçinde çok sakin 7 litre yakıyor.

ZF’in meşhur 8HP otomatik şanzımanı, 3 serisindeki büyüleyiciliğinden uzak çalışıyor. Harekete geçerkenki tepkisi çok hızlı ancak sonraki tepkileri ağırkanlı. Tavırlarındaki fark muhtemelen sınıfına uygun kalibrasyonundan ileri geliyor.

55 yanaklı 17″ Pirelli Sottozero’ların da yardımıyla -her ne kadar runflat olsalar da- 525 çoğu kasis, çukur ve tümseği bertaraf ediyor. Ancak bir E serisinin uçan halı hissini vermiyor, bunu amaçlar gibi de değil; onun yerine sürüşe daimi, dinamik bir gerginlik hakim. Kalıtsal BMW / Mercedes farkları.

F10’un xDrive logolu kıyafetlerini çıkarmak emek istiyor. Dört çeker sistemi normal koşullarda 40/60 ön/arka güç dağılımına sahip ancak duruma göre 100’e kadarını bir aksa gönderebiliyor. Otomobilin tutuş limitleri bu şekilde çok yüksek ve ötesine yaklaştıkça ağırlığını daha şiddetli hissediyorsunuz.

Lakin bir kez çırılçıplak kaldı mı, çekinecek bir şey olmadığını görüyorsunuz. Uzun dingil mesafesinin de yardımıyla kayma daima kademeli gerçekleşiyor. Ancak bunun ön değil de arkadan gerçekleşmesi için ıslak zemin ya da ciddi ağırlık transferleri gerekiyor. Son derece dengeli şasi sayesinde 5’te sürprize yer yok.

Bir öğe hariç. Aynı 1 serisindeki gibi, günlük kullanımda gayet güzel çalışan direksiyon, kopma başlayıp da duruma müdahil olmanız gerektiği an ruhunu teslim ediyor. Bir anda direnci sıfıra iniyor ve sanki boşa dönmeye başlıyor. Kontrayı bir şekilde veriyorsunuz ama o ana dek kademeli olarak sertleşen simidi ters yöne çevirirken uygulamanız gereken kuvvet, az evvelkinin onda birine düşüyor. Direksiyonun limitlerdeki bu şuursuzluğu, şasinin başarısını çok gölgeliyor.

Daha üst donanımlar ve arkadan itişle 5 serisinin ne hale bürüneceği şimdilik bir soru işareti ancak bu haliyle F10, atalarının azametinden uzak.

Yazı: And Mehmet ÇETİN

Faruk

Küçüklüğümden beri sahip olduğum otomobil aşkı zaman içinde beni Otopark ailesinin bir parçası haline getirdi. Aileye katıldığım ilk günden beri siteyle ilgilenmeye zevkle devam ediyorum...

İlgili Makaleler

4 Yorum

  1. videonun sonunda and ın bahsettiği “bu kasa ot gibi olmuş” hissini ben bu kasada degıl bır oncekı 5 serisinde almıştım e60da. malzeme kalitesi yerlerde,vasat ötesi, w211 e serisiyle kıyas kabul etmez, konsol sürücüye dönük degıl, o BMW nın sürücüye özel hissetırdıgı bir his, idrive nın ilk örneklerı karışık bir arayüz, grafikler çok kötü, runflatların gene ilk dönemleri sert ötesi, hıcbır esneme payı yok,süspansıyon sert kere sert,güncel kasa makyajlı 520i bile yumuşak bır araba diyemeyiz,direksiyon hisli ama sehır ıcınde yoruyor adamı. arabayı biraz zorlayınca popoyu cok kolay bırakıyor,hafıflık hıssı verıyor hoşuma gıtmemıstı.f10 içinse her arabanın olgunluk dönemi makyajlı kasa almak çok mantıklı hele kı bu lüks bir markaysamakyajsız .525xdrive için istene ıkıncı el fıyatları makyajlı 0 km 520i den kat be kat fazla.değmez bence.

  2. Otoparkta hangi araba testine baksam hepsi kötü bunlara gore sanırım tek iyi araba bugattidir yoksa bu kadar saçmalığı başka yerde duymadım

  3. 42.000km sürdünüz ve klimayı kapatmak için kılima hızı azaltma düğmesine basılı tutmak aklınıza gelmedi mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu