Testler

Taş Fırın Simidi: Volkswagen Polo GTI




50 bin lira civarında yeni otomobil bakan genç kesmin alışveriş listesinde en üst sıralarda yer verdiği Volkswagen Polo GTI, aslında yalnızca onlara hitap etmiyor.

Fiyat listesine baktığınızda dolu bir TDI ile baz GTI, nereyde aynı para. Bu da özellikle az yol yapan müşterilerin, keskin bir performans beklentileri olmasa da ilgisini çekiyor. Şehiriçinde genelde 8.5 litre yakan 1.4 motorlu bu Polo, çoğu kullanıcı için senelik maliyeti makul seviyede kalan, mantıklı bir otomobil haline geliyor.

Kağıt üstünde böylesine cazip bir teklife dair ilk izlenimler, hele hele 12 bin lira tutarında opsiyonlarıyla ‘gırtlak’ dolu test aracında, daha bile yukarılarda. Paspaslardan koltuklara, direksiyondan vitez koluna kadar kırmızı dikişlerle işlenmiş malzemeler, GTI damgalı detaylar ve milim esnemeyen kumandalarla Polo GTI’ın kabini, bir hot hatch dersi niteliğinde. Vakit geçirmesi büyük keyif olan iç mekandaki yegane B segmenti sinyalleri, torpido kapağıyla kapı kolları.

Kullanışlılık namına eksikler, far butonunun altındaki göz ile gözlüklük; artılarsa ön koltuk altlarındaki bölmeler ve bir üst sınıf standartlarındaki arka yaşam alanı. Soğutmalı torpido gözü çok geniş, yanal destekleri başarılı koltuklar çok rahat ve stepne kapağını asmak için, aynı Golf‘teki gibi klipsler mevcut.

215/40/17 ebatlı, yani epey ince yanaklı Dunlop SP Sport Maxx’ların da etkisiyle, otomobilin sürüşü oldukça tok ve gergin. Bu karakter, kısa engebelerden dikkatsizce geçtiğiniz vakit derhal ‘asabi’ye dönüşüyor. Polo, uzun mesafelere yayılmış dalgalanmalarla baş edebiliyor ancak sivri çukur/kasislerden hiç hoşlanmıyor. Buralarda hızınızı daima kontrol altında tutup öngörüde bulunmanız gerekiyor. Geçen seneye kadar standart sunulan ancak artık listeden kalkan 16″ jant ve lastikler, şüphesiz daha ideal bir seçenek olurlardı.

Hırçın mizaca ikinci taşı direksiyon koyuyor. Aynı süspansiyon gibi dinamik ayarlanmış sistemin ilk ağırlığı, otomobilin sınıfı göz önünde bulundurulunca rahatsız etmiyor. Ancak asıl sorun torque steer; yani yüksek torkla beraber simidin kendiliğinden sağa-sola yönelmesi ve sürücüyü sık sık karşılık vermeye mecbur etmesi.

Test ettiğimiz otomobiller içinde bu olgudan en fazla etkilenen model, ön tekerleklerine neredeyse 400 Nm gönderen mekanik kilitli Astra OPC‘ydi. Polo GTI’ın direksiyonundaki sapmalarsa, Astra’nın bile ötesinde. Yalnızca 250 Nm’nin böylesine şiddetli yönelimlere sebebiyet vermesi, bunun kasten eklenmiş, yapay bir tepki olabileceğini akla getiriyor. İvmelenme esnasında Astra’da direksiyonla yapılan mücadele haz verirken, ölçüsü kaçtığından Polo’da gülünç geliyor. Organik mahrumiyetinden ötürü, kendinizi öbür ucunda taş taşıyan bir makarayı çevirir gibi hissediyorsunuz.

GTI’ın günlük hayatta en büyük sıkıntısı, 140’lık Golf ve Leon‘da da yaşadığımız çekiş sorunları. 180 beygirlik TSI dopdolu bir devir bandına sahip ve neredeyse rölantiden itibaren arı gibi çalışıp 7000 devire kadar bal üretiyor. Ne var ki ön tekerlekler bunun küçük bir kısmını, kademe kademe yola aktarabiliyor. ESP ışığının sönmesi çoğu şartta 120-130 km/s’yi buluyor. Elektronik müdahale olmadan arabanın sürüş dinamiklerini çözebilmeniz için ancak pistte, 4. ve üstü viteslerde viraja girmeniz gerekiyor. Standart koşullardaysa basitçe, kapatılamayan ESP sayesinde hayatta kalıyorsunuz.

Turbo ve kompresör beslemeli motor, homojen güç üretimi kadar yüksek yağ yakışıyla da meşhur. Ortalama 4000-5000 km’de 1 litre eksilten EA211’in yağ sarfiyatı, turbonun açıldığı üst devirlerden ziyade, kompresörün çalıştığı alt devirlerde daha fazla gerçekleşiyor.

Geri çekildiğiniz zamanlar, Polo’nun ırsi medeniyeti ve bilhassa DSG faktörü ön plana çıkıyor. Performanslı sürüşte vites düşürme emirlerine diğer örneklerinden biraz daha iyi tepkiler veren kuru kavramalı şanzıman, şehiriçindeyse büyük rahatlık sağlıyor. Gergin süspansiyonları hariç Polo GTI’ın yaşanabilirliğini kısıtlayan hiçbir unsur bulunmuyor.

Sürüşe keyif katan en büyük etmenlerden biri olan motor sesi, Almanlar’ın Polo’ya sportif tat katma yönündeki suni çabalarından bir diğeri. Kaputun altında, sağ ön süspansiyon kulesinin ardında yer alan modül, hoparlörler aracılığıyla içeriye elektronik homurtular gönderiyor.

Yazı: And Mehmet ÇETİN

Faruk

Küçüklüğümden beri sahip olduğum otomobil aşkı zaman içinde beni Otopark ailesinin bir parçası haline getirdi. Aileye katıldığım ilk günden beri siteyle ilgilenmeye zevkle devam ediyorum...

İlgili Makaleler

3 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu