Haberler

KODO damgası




Mazda’nın “KODO-Hareketin Ruhu” konseptinin doğuştan gelen saf güzelliği, 14-19 Nisan tarihleri arasında Milano Tasarım Haftası’nda yine izleyicilerin gözünü kamaştıracak. 2013 yılındaki KODO’dan esinlenilen sandalye gibi işlevsel olarak güzel objeler yaratma geleneğini sürdüren Mazda, Brera Design District Fuorisalone’da kısa zaman önce açılan Mazda Tasarım Alanı’nda sergilenmek üzere “Hareketin Ruhu” konseptinden esinlenilen iki tasarım seçti.

KODO Konseptli bisiklet ve kanepe, yepyeni CX-3 ve MX-5 dahil etkileyici güzellikteki ürün hattının temeli olan Mazda tasarım felsefesine örnek teşkil eder şekilde sergilenecek. Her iki tasarım da, yabani hayvanların hareketindeki dinamik güzelliğe özenerek hem kolay hem de güçlü şekilde “KODO-Hareketin Ruhu” tasarımının birer somut örneği.

KODO Konseptli bisiklet, Japon sanat ve tasarımının “az ama öz” felsefesini benimsiyor ve bir yandan da modern yarış bisikletlerini yeniden tasavvur ediyor. Mazda zanaatkarları, iskelet tasarımının özüne inerek hafifliği, çevikliği ve hızı yansıtan tasarımın en saf haline ulaştılar. KODO Konseptli kanepe ise, biçim ve işlev arasındaki ideal dengede bulunan gerçek güzelliği hayata geçirerek aynı bakış açısını paylaşıyor. Bu noktada, her ikisi de Mazda Avrupa tasarımcıları olan ve İtalyan mobilyacılarının becerilerine sahip Milanolu kreatif direktörler Setsu ve Shinobu Ito, Mazda’nın estetik hassasiyetini geçmiş zaman zanaatkarlığıyla buluşturdu.

Mazda Tasarım Alanı’nda, hikaye edilen Gyokusendo stüdyosu tarafından tasarlanan KODOKI bakır çalışmaları ve Hiroşimalı yedinci nesil zanaatkarlar ailesi olan Kinjo-Ikkokusai tarafından tasarlanan ve ezilmiş yumurta kabukları kullanılarak verniklenmiş SHIRAITO dahil olmak üzere usta Japon zanaatkarların KODO’dan esinlenen çalışmaları da görücüye çıkıyor.

Emre Berk Simsek

İTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği mezunuyum. Sıkı bir otomobil tutkunuyum. Çocukluğum onların içinde geçti, üniversite yıllarımda ise birçoğunu test ettim. Ve yine aynı yıllarda Otopark ailesine dahil oldum. Direksiyonda olmak benim için bir çocuğun oyuncağıyla oynaması gibidir; bazen huzur dolu, kimi zaman ise adrenalinin doruklarında.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu