Dikkat ÇekenlerFeaturedHaberler

Michael Schumacher’in Formula 1 gelişim süreci




William Toet, Formula 1 denince akla gelen ilk isim Michael Schumacher’in F1 aracındaki adaptasyon sürecini anlattı.

Michael Schumacher herkes tarafından sevilmiyor olabilir ancak onun, döneminin en güçlülerinden olduğu su götürmez bir gerçek. 1994’ten sonra Senna’nın pistlerde olmayışıyla, zirvede Michael’a uzun süre boyunca başarılı rakipleri eşlik etti. Onunla ilk Benetton’a geldiğinde tanıştım. Michael daha önce Jordan’ın aracını sürmüştü. Jordan, Benetton’un aracı kadar çevik olmasa da; Michael ilk yarışı olan Spa 1991’de sıralamalarda 7. olmayı başardı. Bu başarı bir çaylak için oldukça etkileyiciydi. Ardından startta debriyajını yaktı ve bir tur bile tamamlayamadı. Başarılı bir sıralama turundan sonra bu start Michael’ın Formula1 kariyeri için bir hayal kırıklığı oldu. Hemen sonrasında Flavio Briatore (o dönemde Benetton’un başındaki isim) Michael ile masaya oturdu. Onunla ilk Formula1 yarışımız olan Monza’da Michael 5. oldu. 1991 kesinlikle onun için bir eğitim senesiydi.

Michael sürüş olarak her zaman çok istikrarlı ve keskin bir pilottu. Yarışlarda nasıl bir karakter sergilemesi gerekirse o karaktere bürünüyordu; agresif, sakin, garantici… Aynı zamanda çok mantıklıydı ve işinde de çok ciddiydi. Araçtan indiği zaman normal zeki bir insan oluyordu. Çalışmadığı zamanlarda şaka yapıyor ve her konudan konuşabiliyordu.

Araç kullanırken; sadece aracı kullanmanın yanı sıra aynı zamanda mühendisleriyle diğer bilgiler hakkında konuşmak veya stratejiyi tartışıp karar vermek gibi ekstra işler yapabilecek bir kapasiteye sahipti. Toleman Group Motorsport’da bulunduğum zamanlar Ayrton Senna’da aldığım geri dönüşler onunkine çok benzerdi. Takım mühendisleri daha Michael’ın aracımızı sürdüğü ilk günlerde etkilenmişlerdi. Michael aracı sadece 3 tur sürmüştü ve bu kadarlık bir süre zarfında aracın viraj girişlerinde, ortasında ve viraj çıkışında nasıl olduğunu, her tur için tek tek söyleyebiliyordu. Başlarda Michael’ın bu kadar detayı aklında doğru biçimde tutamayacağını düşündük ancak süreç ilerledikçe onun neden bahsettiğini ve söylediği her detayda haklı olduğunu anladık. Verilere bakabilirsiniz, size doğruları söylerler ancak Michael’ın yorumları verilerden çok daha hızlıydı. Biz de Michael’a güvenmeyi öğrendik, bu şekilde aracı onun istediği şekilde çok daha hızlı yenileyip, mükemmelleştirebiliyorduk.

İlk sürprizlerden biri; Michael’ın çekiş kontrolü olmayan bir araçla sınırları zorlamaya çalışmasıydı. Bunu viraj sonlarında gaza yüklenip araç kaymaya başlarken gazı keserek yapıyordu ancak bu tepkiler düşündüğümüzden çok daha hızlı gerçekleşiyordu. Gaz kelebeğinin saniyede 10-20 kez konum değiştirdiğini gözlemliyorduk, bu durumu daha yüksek frekansla gözlemleyince herşeyi Michael’ın yaptığını anladık. Aracı kaymaya zorlayıp araç sürüklenmeye başlarken gazı kesiyordu, tekrar gaza basana kadar araç geri çizgisine dönmüş oluyordu. Bu duruma tanık olana kadar bunları bu kadar hızlı yapabilen kimseyi görmemiştik.

Bizden ilk istediği şeylerden biri hız göstergesiydi. Başta buna hepimiz güldük çünkü genelde yarış pilotları devir saati istiyordu. Bu isteğini bize şöyle açıkladı: “Bir virajdan 3. viteste çıktığımda veya 2. viteste çıktığımda bunun hızıma faydasının olup olmadığını görmek istiyorum. Yüksek vitesteyken vitesi erken değiştirirsem, bunun maksimum hızıma faydası olur mu bilmeliyim. Eğer vites oranlarını değiştirirsem sadece devir göstergesiyle tüm referans noktalarım yok olur.” Onu kurtaran Richard Marshall (elektronik ekip lideri) oldu. Richard çok dikkatli bir insandı ve ekstradan bir donanımı test etmeden F1 aracına eklemek istemiyordu. Michael’ın isteği üzerine bir hillclimb (tırmanış) aracında birçok sensörle bunu denedik, testin ardından sistem Michael’ın aracına yerleştirildi.

1992’de hillclimb aracında (Peugeot 205) Richard Marshall ile beraberdik. Bu araç elektronik sistemleri test etmek amacıyla kullanılıyordu. Bu testlerin bize pek faydası olmuyordu sadece hillclimb takımının daha başarılı olması içindi ancak Richard Benetton’a da çalışıyordu. Ayrıca hillclimb aracında kendisi için hazırladığı veri toplama sensörleri-sistemi bulunuyordu ve F1 takımının da bu güncel yeniliklere ihtiyacı vardı.

1993 yılı dijital hız göstergeli Benetton Formula 1 aracı – Michael Schumacher

Michael’ın yeni hız gösterge ekranı düşündüğü kadar işlerini kolaylaştırmadı. Michael “Viraj ortasında apexi takip ederken hıza odaklanmak oldukça zor oluyor, herşey çok hızlı değişiyor ve hıza odaklanıp en uygun hızda olduğunuzdan emin olamıyorsunuz. Düzlükteki maksimum hızınızı takip etmekte oldukça zor çünkü fren işaretinizi takip etmeniz de bir o kadar önemli aynı anda hepsine hakim olmak oldukça zor.” dedi. Onun istediği şey sanırım bir çeşit çoklu göstergeydi ve ilk anda isteğini anlamakta zorlandık, kafamız karıştı. İstediği şeyleri şöyle açıkladı: “Anlık hızımı gösteren göstergenin ortada olmasını istiyorum, solda ise virajdaki minimum hızımı gösteren farklı bir gösterge ve ben frene basana kadar virajdaki hızımı görebilmeliyim, frene bastığımda ise yeni minimum hızı görebilmem için gösterge sıfırlanmalı. Sağ tarafta ise düzlükte tam gaz gittiğimdeki maksimum hızı yavaşladıktan sonra da 1-2 saniye boyunca görebileceğim bir gösterge olmalı böylece son düzlükteki maksimum hızımı bilmeliyim.” Richard hemen neler yapılabileceğini görmek için çalışmalara başladı.

1994 yılı dijital 3 farklı hız göstergeli Benetton Formula 1 aracı – Michael Schumacher

Michael’ın isteklerini yerine getirdik ve hevesle kurcalamaya başladı. Aracın vites aralıklarını, sürüş stilini, yarış çizgisini ayrıca ayarlarını deneyimleyip, öğrendi. Michael birkaç yıl sonra; artık F1 aracını nasıl kullanması gerektiğini öğrendiğini ve bu göstergelere ihtiyacı olmadığını söyledi. Bu süreç onun için faydalı bir öğrenme süreci oldu.

Formula 1 ve Aerodinamik Uzmanı Willem Toet’in 09.12.2015 tarihli yazısından alıntıdır.

cgrkn

2015 yılı Makine Mühendisliği mezunuyum. Otomobil tutkum 5 yaşındayken yoldaki arabaların markalarını saymakla başladı ve makine mühendisi olmamı kaçınılmaz kıldı. Artık uzun yıllardır takip ettiğim Otopark.com ile devam ediyor.

İlgili Makaleler

10 Yorum

  1. Mükemmel bir yazı ancak rica ediyorum şu “feedback” kelimesini tam Türkçe karşılığı olan “geri bildirim” ile değişin acayip itici duruyor.

    1. Türkçe karşılığını biliyorum ancak bazen terimin orjinali daha mantıklı görünebiliyor bütünlük açısından, selfie kelimesinde de aynı şey geçerli, öz çekim diyemiyorum mesela çok ham geliyor. Ancak ricanız üzerine gerekli düzenlemeyi yaptım.

  2. Senna ile beraber yeri doldurulamayacak bir yetenektir Schumi. Umarım kaderi McRae’ye benzemez ama maalesef çok zor 🙁 Yazı için eline sağlık bu arada, bir solukta okudum.

  3. Momo direksiyonun ortasindaki casio f91w gozlerden kacmasin. Aynisini kendi arabalarimiza da yapalim 🙂

  4. kişisel olarak michael schumacher en nefret ettiğim f1 pilotudur; yetenekli ve başarılı olabilir ancak barrichello’ya yaptığı, takım ruhu ve etik olarak kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir (o emri veren takım sorumlularından bahsetmiyorum bile) dolayısıyla o zamanlarda hakkinen benim favorimdi.

  5. f1 izleme sebebim ve emekli olmasının ardından izlemeyi bıraktıgım pilot. tam tur spin atıp hiçbirşey olmamış gibi yarışa devam etmişti ,aynını denemek için karting arabasıyla az daha kaburgalarımı kırıyordum 🙂 2 hafta boyunca mor bir direksiyon iziyle dolaştım göğsümde 🙁 yazı için teşekkürler biyografisini koysan yine bir solukta okurdum

  6. Yazı çok başarılı olmuş teşekkürler, etik olarak %50 eksik bulurum bu adamı hakkinen favorimdi o zamanlar, fakat yadsınamaz başarıları tabiki efsane kılmakta bu adamı. Prost’u hatırlatır bu adam bana zaman zaman…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu