Merhaba arkadaşlar, önceki konulardan birinde forumun değerli üyelerinden birinin isteği üzerine yaklaşık 7 aydır kullandığım 2016 Astra K aracım hakkında "kendi çapımda" inceleme/değerlendirme konusu açmaya karar verdim.
Öncelikle bu aracı almadan önceki araştırma ve karar verme sürecini anlatayım. Bu konu biraz uzun olacak, umarım okurken sizi fazla sıkmaz. Önceki aracım olan 2012 model Auris'den sıkıldığım için aracı değiştirmeye karar verdim ve kendime göre bütçe/kriterleri sıralayarak modelleri araştırmaya başladım. Açıkçası araştırmamın başlarında kafamdaki bütçe 300 bin TL gibi bana göre büyük bir miktardı, fakat arkadaşlarımın iknaları ve biraz da kendi adıma o parayı bir arabaya tabiri caizse "gömmenin" şu an için mantıksız olduğunun farkına vardığım için o hedefimden vazgeçtim ve kullandığım Auris gibi C sınıfı HB bir araç almayı daha uygun buldum. Bunun üzerine Mazda, BMW, Opel, Toyota (servisinden memnundum), Volkswagen, Audi gibi markaların araçlarını incelemeye ve fırsat oldukça test sürüşlerine gitmeye başladım. Bunların arasında bazılarını kendi sınıfı için çok pahalı olmasından dolayı, bazılarını da motorlarından dolayı eledim ve son 2 seçenek olarak 1.4 150 HP Golf ve 1.4 150 HP Astra K kaldı. Ben de donanım, fiyat avantajı, dış dizayn ve daha yeni bir model olmasından dolayı tercihimi Astra K modelinden yana kullandım.
Haziran ayında kısa mesafeli bir test sürüşünün ardından Gaziemir Mercanlar'dan istediğim donanımlarla yeni bir araba siparişi geçirdim ve bana söylenilen 3-4 aylık süreyi beklemeye başladım. Araç siparişi Dynamic paket, 1.4 150 HP motor, 6 ileri tam otomatik şanzıman, kırmızı renk, 18" alaşım jant, park pilotu (elektrikli katlanan yan aynalar için aldım), 8" bilgi eğlence sistemi, flexdock hazırlığı ve sunroof seçenekleriyle verildi. Şansıma 2.5 ay sonra araba geldi fakat sunroof'un olmadığı bildirildi, ben de sunroof olmadan almayı uygun buldum ve eksik donanımın ödemesini de alarak 2 günlük işlemler sonucunda arabamı teslim aldım.
Arabayı kullanırken düşündüğüm ilk şey test sürüşünde de farkettiğim gibi görüş açılarının dar olduğuydu, ancak trafikte kör nokta uyarısı ve manevra sırasında geri görüş kamerasının varlığından dolayı bu çok fazla dert edilecek bir şey değil diye kafama takmadım. Gene de 7 aylık süreçte 1 defa "biraz da benim dikkatsizliğim" yüzünden yayaya çarpma tehlikesi yaşattı, son anda farkedip çarpmak yerine montunu sıyırmakla kurtardım. Düşündüğüm ikinci şey ise 1.4 150 HP benzinli motorun arabayı güzel yürüttüğü oldu. Abartılı performansa ihtiyaç duymayan biri için 1.4 motor fazlasıyla yeterli ve torku düşük devirlerde verebilmesinden dolayı sakin kullanımda yakıt tüketimi gayet iyi ama rodaj sonrası tüketimlerde değişiklik olmamasına biraz şaşırdım. Şanzımandan ise tam tersine hiç memnun kalmadım, tork konvertörlü olduğu için çift kavramalı şanzımanlardaki performansı beklemiyorum fakat bu şanzıman bariz hantal. Arabayı aldıktan sonraki gün şanzıman yüzünden başka bir aracın altında kalma tehlikesi yaşadığımdan önceki konulardan birinde bahsetmiştim. Aracı aldığımın ertesi günü İzmir - Ayvalık yolunda sollama yaparken aracın gaza basmama rağmen ciddi şekilde kendini frenlemesi yüzünden arkadan gelenlere ve bana sorun çıkardı. Gerçi bunun şanzımandan dolayı olduğundan %100 emin değilim ama aracın o şekilde kendini yavaşlatmasının başka bir açıklamasını bulamadım. Sanıyorum ki bu sorun şanzımanın gereğinden fazla vites düşürmesi yüzünden oldu.
Test aracındaki 17" jantlar ve şehir içi kullanımıyla birlikte konfor çok kötüymüş gibi gelmedi ancak 18" jantlarla birlikte bozuk yol kullanımlarında konfor diye bir şey kalmıyor. Aracın arkasına binenler indiklerinde saçı başı dağıtmış oluyorlar dersem abartmış olmam. İnternetten okuduğum yorumlardan da süspansiyonların fazla sert olduğunu biliyordum ama şehir içi kullanımda bunu çok farketmemiştim, eğer parkurda konfor seviyesini belli eden bir şey olsaydı ya bu arabayı almaktan vazgeçerdim ya da 18" jantlarla sipariş vermezdim. Konfor benim açımdan bir gereklilik değil, hatta arabanın sert olmasının yol tutuş limitlerinin yüksek olmasındaki etkenlerden biri olduğunun da farkındayım ama Opel mühendislerinin "sertlik" konusundaki yaklaşımının pek çok kullanıcıya uygun olmadığı da bir gerçek. Yol tutuş limitleri ise çok iyi olmayan lastiklerle bile çok çok yüksek. Arabanın arkasını bırakması için fazla zorlamak gerekiyor ve işin kötü tarafı o limitleri gereğinden fazla zorlarsanız araç arkasını bırakmak yerine bütün olarak virajdan açılmaya başlıyor. Önden çekişli bir arabanın arkasını bırakmasının pek anlamı olmayabilir ama yakıt ve sürücüyle birlikte 1.5 tona yaklaşan bir kütlenin bir bütün olarak yolda "sekmeye" başlaması tecrübesiz birisi için korkutucu bir tecrübe. Bu konudaki tek tecrübemi dediğim gibi limitleri gerçekten aşırıya kaçarak zorladığımda (arabayı tanımak için) Kuşadası girişindeki virajlarda yaşadım.
Astra K tercihimdeki önemli faktörlerden biri olan dış dizayn için fazla bir şey söylemeye gerek yok çünkü estetik algısı ve güzellik anlayışı kişiye göre değişir. J kasasının dizaynını da beğenen biri olarak K kasasını çok beğeniyorum. İç mekanda ise önceki modellerden farklı bir dizayn yapılmış. Önceki Opellerin karmaşık ve fazla sayıdaki düğmeye sahip orta konsolun yerini daha büyük bir ekran ve yeterli sayıdaki düğmeye sahip başka bir konsol almış. Sürücü tarafındaki yol bilgisayarının ekranı da, 8" bilgi eğlence sisteminin ekranı da hem işlevsel hem de çözünürlüğü yüksek. Koltuklar çok rahat sayılmasa da yan desteklerini beğendim. Kör nokta uyarı sistemi, yol işareti okuma sistemi olması gerektiği gibi çalışıyor, otomatik farlar çoğu zaman olması gerektiği zamanlarda yanıp sönüyor ama park pilotu ve şerit takip sisteminin çalışması yeteri kadar iyi ve güvenilir değil. Şerit takip sisteminin arabayı şeritte tutma anlayışı arabayı şeritlerin ortasında değil de çizgi üzerinde tutma şeklinde çalışıyor. Açısı biraz fazla olan virajlarda arabanın 3/1'ini şerit dışına taşırması yüzünden çok kullanışlı değil ve başkaları için tehlike oluşturuyor. Ayrıca çizgilerin çok hafif belirsizleştiği ya da tamamen düzleştiği zamanlarda çalışmayı bırakabiliyor. Park pilotu ise hem paralel hem dik giriş yapabilmesine rağmen ben mi beceremedim bilmiyorum ama sol tarafı taramıyor. Elektronik park freni de en başta alışması biraz sıkıntı yaratan bir detay oldu ama kısa zamanda sorun olmaktan çıkıyor. Direksiyon ise tutuş hissi olarak pek hoşuma gitmedi, açıkçası Auris'in direksiyonu daha iyiymiş gibi geldi ama tasarım olarak ve Dynamic paket ile gelen direksiyon üzeri kontrol düğmeleriyle kullanım olarak iyi. Yağmur sensörü için ise bir şey söyleyemem çünkü manuel olarak kullanmayı tercih ettim. Bu arabadaki beğenmediğim bir diğer şey ise kısa farların yetersizliği oldu, hem mesafe hem de açı olarak hoşuma gitmedi.
Yakıt tüketim verilerini de eklemek gerekirse şehir içi sakin kullanımda 100 km'de 7.5 litre, normal şehir içi kullanımında 7.8-8 litre, şehir dışı 90 km cruise ile 4.4 - 4.8 litre, 110 km cruise ile (ara ara sollamalar dahil) 5.8 litre, benim şu ana kadarki çoğu zaman agresif bazen sakin kullanım ortalamam ise havalar sıcakken 7.8 soğukken 8.1 litre. İzmir - Aydın - İzmir gidiş geliş ortalaması ise şehir içi dahil 5.4 litre.
Sonuç olarak bu aracı alırken kötü yanlarını ve eksiklerini bilerek aldığım için fazla memnuniyetsizliğim yok. Sadece birkaç elektronik donanımın beklediğim gibi çalışmaması ve 18" jantlarla birlikte konforun beklediğimden de kötü olması biraz canımı sıktı o kadar. Bunları bilerek alacak kişiler gayet memnun kalabilir ama genel olarak aile kullanımı için tavsiye etmem. Yaklaşık 7000 km. kullanımımdan sonraki yorumum şu; eğer bu arabadaki motor Mazda 3 HB içinde olsaydı tercihimi o yönde kullanırdım.
+ Yüksek yol tutuş limitleri.
+ Dış ve iç tasarım.
+ 1.4 150 HP motor ile yeterli performans.
+ Sakin kullanımda düşük yakıt tüketimi.
+ Güçlü frenler.
+ Sınıfına göre geniş arka yaşam alanı.
+ Zengin donanım.
- Düşük sürüş zevki.
- Kalitesiz işçilik ve düşük iç mekan kalitesi.
- Aşırı sert süspansiyonlar ve konforsuz sürüş.
- Arka kol dayama olmaması.
- Küçük yakıt deposu. (Maddi olarak farketmese de benzinliğe daha sık girmenize neden oluyor.)
- Limitleri aşınca aracın bütün olarak kaymaya olan meyili.
- Hantal şanzıman.
- Yetersiz görüş açıları.
- 8" bilgi eğlence sistemi ile torpido gözünün kapanması.
- Bazı donanımların etkin çalışmaması.
Dış Görünüş:
Ön konsol ve direksiyon:
Diğer iç mekan fotoğrafları:
İzmir - Çeşme karma tüketim (şehir içi dahil):
İzmir - Çeşme 90 km/h cruise ortalaması (4 kişi):
İzmir - Aydın - İzmir uzun kullanım ortalaması (eski yol):
Öncelikle bu aracı almadan önceki araştırma ve karar verme sürecini anlatayım. Bu konu biraz uzun olacak, umarım okurken sizi fazla sıkmaz. Önceki aracım olan 2012 model Auris'den sıkıldığım için aracı değiştirmeye karar verdim ve kendime göre bütçe/kriterleri sıralayarak modelleri araştırmaya başladım. Açıkçası araştırmamın başlarında kafamdaki bütçe 300 bin TL gibi bana göre büyük bir miktardı, fakat arkadaşlarımın iknaları ve biraz da kendi adıma o parayı bir arabaya tabiri caizse "gömmenin" şu an için mantıksız olduğunun farkına vardığım için o hedefimden vazgeçtim ve kullandığım Auris gibi C sınıfı HB bir araç almayı daha uygun buldum. Bunun üzerine Mazda, BMW, Opel, Toyota (servisinden memnundum), Volkswagen, Audi gibi markaların araçlarını incelemeye ve fırsat oldukça test sürüşlerine gitmeye başladım. Bunların arasında bazılarını kendi sınıfı için çok pahalı olmasından dolayı, bazılarını da motorlarından dolayı eledim ve son 2 seçenek olarak 1.4 150 HP Golf ve 1.4 150 HP Astra K kaldı. Ben de donanım, fiyat avantajı, dış dizayn ve daha yeni bir model olmasından dolayı tercihimi Astra K modelinden yana kullandım.
Haziran ayında kısa mesafeli bir test sürüşünün ardından Gaziemir Mercanlar'dan istediğim donanımlarla yeni bir araba siparişi geçirdim ve bana söylenilen 3-4 aylık süreyi beklemeye başladım. Araç siparişi Dynamic paket, 1.4 150 HP motor, 6 ileri tam otomatik şanzıman, kırmızı renk, 18" alaşım jant, park pilotu (elektrikli katlanan yan aynalar için aldım), 8" bilgi eğlence sistemi, flexdock hazırlığı ve sunroof seçenekleriyle verildi. Şansıma 2.5 ay sonra araba geldi fakat sunroof'un olmadığı bildirildi, ben de sunroof olmadan almayı uygun buldum ve eksik donanımın ödemesini de alarak 2 günlük işlemler sonucunda arabamı teslim aldım.
Arabayı kullanırken düşündüğüm ilk şey test sürüşünde de farkettiğim gibi görüş açılarının dar olduğuydu, ancak trafikte kör nokta uyarısı ve manevra sırasında geri görüş kamerasının varlığından dolayı bu çok fazla dert edilecek bir şey değil diye kafama takmadım. Gene de 7 aylık süreçte 1 defa "biraz da benim dikkatsizliğim" yüzünden yayaya çarpma tehlikesi yaşattı, son anda farkedip çarpmak yerine montunu sıyırmakla kurtardım. Düşündüğüm ikinci şey ise 1.4 150 HP benzinli motorun arabayı güzel yürüttüğü oldu. Abartılı performansa ihtiyaç duymayan biri için 1.4 motor fazlasıyla yeterli ve torku düşük devirlerde verebilmesinden dolayı sakin kullanımda yakıt tüketimi gayet iyi ama rodaj sonrası tüketimlerde değişiklik olmamasına biraz şaşırdım. Şanzımandan ise tam tersine hiç memnun kalmadım, tork konvertörlü olduğu için çift kavramalı şanzımanlardaki performansı beklemiyorum fakat bu şanzıman bariz hantal. Arabayı aldıktan sonraki gün şanzıman yüzünden başka bir aracın altında kalma tehlikesi yaşadığımdan önceki konulardan birinde bahsetmiştim. Aracı aldığımın ertesi günü İzmir - Ayvalık yolunda sollama yaparken aracın gaza basmama rağmen ciddi şekilde kendini frenlemesi yüzünden arkadan gelenlere ve bana sorun çıkardı. Gerçi bunun şanzımandan dolayı olduğundan %100 emin değilim ama aracın o şekilde kendini yavaşlatmasının başka bir açıklamasını bulamadım. Sanıyorum ki bu sorun şanzımanın gereğinden fazla vites düşürmesi yüzünden oldu.
Test aracındaki 17" jantlar ve şehir içi kullanımıyla birlikte konfor çok kötüymüş gibi gelmedi ancak 18" jantlarla birlikte bozuk yol kullanımlarında konfor diye bir şey kalmıyor. Aracın arkasına binenler indiklerinde saçı başı dağıtmış oluyorlar dersem abartmış olmam. İnternetten okuduğum yorumlardan da süspansiyonların fazla sert olduğunu biliyordum ama şehir içi kullanımda bunu çok farketmemiştim, eğer parkurda konfor seviyesini belli eden bir şey olsaydı ya bu arabayı almaktan vazgeçerdim ya da 18" jantlarla sipariş vermezdim. Konfor benim açımdan bir gereklilik değil, hatta arabanın sert olmasının yol tutuş limitlerinin yüksek olmasındaki etkenlerden biri olduğunun da farkındayım ama Opel mühendislerinin "sertlik" konusundaki yaklaşımının pek çok kullanıcıya uygun olmadığı da bir gerçek. Yol tutuş limitleri ise çok iyi olmayan lastiklerle bile çok çok yüksek. Arabanın arkasını bırakması için fazla zorlamak gerekiyor ve işin kötü tarafı o limitleri gereğinden fazla zorlarsanız araç arkasını bırakmak yerine bütün olarak virajdan açılmaya başlıyor. Önden çekişli bir arabanın arkasını bırakmasının pek anlamı olmayabilir ama yakıt ve sürücüyle birlikte 1.5 tona yaklaşan bir kütlenin bir bütün olarak yolda "sekmeye" başlaması tecrübesiz birisi için korkutucu bir tecrübe. Bu konudaki tek tecrübemi dediğim gibi limitleri gerçekten aşırıya kaçarak zorladığımda (arabayı tanımak için) Kuşadası girişindeki virajlarda yaşadım.
Astra K tercihimdeki önemli faktörlerden biri olan dış dizayn için fazla bir şey söylemeye gerek yok çünkü estetik algısı ve güzellik anlayışı kişiye göre değişir. J kasasının dizaynını da beğenen biri olarak K kasasını çok beğeniyorum. İç mekanda ise önceki modellerden farklı bir dizayn yapılmış. Önceki Opellerin karmaşık ve fazla sayıdaki düğmeye sahip orta konsolun yerini daha büyük bir ekran ve yeterli sayıdaki düğmeye sahip başka bir konsol almış. Sürücü tarafındaki yol bilgisayarının ekranı da, 8" bilgi eğlence sisteminin ekranı da hem işlevsel hem de çözünürlüğü yüksek. Koltuklar çok rahat sayılmasa da yan desteklerini beğendim. Kör nokta uyarı sistemi, yol işareti okuma sistemi olması gerektiği gibi çalışıyor, otomatik farlar çoğu zaman olması gerektiği zamanlarda yanıp sönüyor ama park pilotu ve şerit takip sisteminin çalışması yeteri kadar iyi ve güvenilir değil. Şerit takip sisteminin arabayı şeritte tutma anlayışı arabayı şeritlerin ortasında değil de çizgi üzerinde tutma şeklinde çalışıyor. Açısı biraz fazla olan virajlarda arabanın 3/1'ini şerit dışına taşırması yüzünden çok kullanışlı değil ve başkaları için tehlike oluşturuyor. Ayrıca çizgilerin çok hafif belirsizleştiği ya da tamamen düzleştiği zamanlarda çalışmayı bırakabiliyor. Park pilotu ise hem paralel hem dik giriş yapabilmesine rağmen ben mi beceremedim bilmiyorum ama sol tarafı taramıyor. Elektronik park freni de en başta alışması biraz sıkıntı yaratan bir detay oldu ama kısa zamanda sorun olmaktan çıkıyor. Direksiyon ise tutuş hissi olarak pek hoşuma gitmedi, açıkçası Auris'in direksiyonu daha iyiymiş gibi geldi ama tasarım olarak ve Dynamic paket ile gelen direksiyon üzeri kontrol düğmeleriyle kullanım olarak iyi. Yağmur sensörü için ise bir şey söyleyemem çünkü manuel olarak kullanmayı tercih ettim. Bu arabadaki beğenmediğim bir diğer şey ise kısa farların yetersizliği oldu, hem mesafe hem de açı olarak hoşuma gitmedi.
Yakıt tüketim verilerini de eklemek gerekirse şehir içi sakin kullanımda 100 km'de 7.5 litre, normal şehir içi kullanımında 7.8-8 litre, şehir dışı 90 km cruise ile 4.4 - 4.8 litre, 110 km cruise ile (ara ara sollamalar dahil) 5.8 litre, benim şu ana kadarki çoğu zaman agresif bazen sakin kullanım ortalamam ise havalar sıcakken 7.8 soğukken 8.1 litre. İzmir - Aydın - İzmir gidiş geliş ortalaması ise şehir içi dahil 5.4 litre.
Sonuç olarak bu aracı alırken kötü yanlarını ve eksiklerini bilerek aldığım için fazla memnuniyetsizliğim yok. Sadece birkaç elektronik donanımın beklediğim gibi çalışmaması ve 18" jantlarla birlikte konforun beklediğimden de kötü olması biraz canımı sıktı o kadar. Bunları bilerek alacak kişiler gayet memnun kalabilir ama genel olarak aile kullanımı için tavsiye etmem. Yaklaşık 7000 km. kullanımımdan sonraki yorumum şu; eğer bu arabadaki motor Mazda 3 HB içinde olsaydı tercihimi o yönde kullanırdım.
+ Yüksek yol tutuş limitleri.
+ Dış ve iç tasarım.
+ 1.4 150 HP motor ile yeterli performans.
+ Sakin kullanımda düşük yakıt tüketimi.
+ Güçlü frenler.
+ Sınıfına göre geniş arka yaşam alanı.
+ Zengin donanım.
- Düşük sürüş zevki.
- Kalitesiz işçilik ve düşük iç mekan kalitesi.
- Aşırı sert süspansiyonlar ve konforsuz sürüş.
- Arka kol dayama olmaması.
- Küçük yakıt deposu. (Maddi olarak farketmese de benzinliğe daha sık girmenize neden oluyor.)
- Limitleri aşınca aracın bütün olarak kaymaya olan meyili.
- Hantal şanzıman.
- Yetersiz görüş açıları.
- 8" bilgi eğlence sistemi ile torpido gözünün kapanması.
- Bazı donanımların etkin çalışmaması.
Dış Görünüş:
Ön konsol ve direksiyon:
Diğer iç mekan fotoğrafları:
İzmir - Çeşme karma tüketim (şehir içi dahil):
İzmir - Çeşme 90 km/h cruise ortalaması (4 kişi):
İzmir - Aydın - İzmir uzun kullanım ortalaması (eski yol):
Son düzenleme:
