Uzun bir aradan sonra tekrar herkese merhabalar 
. Bildiğiniz üzere yaklaşık bir aydır İrlanda'dayım. Tahmin edeceğiniz gibi burası bir avrupa ülkesi ve çoğu marka piyasaya çıkardığı yeni araçlarını ilk olarak burada satışa sunuyor. Bende fırsat bu fırsat diyerek henüz ülkemizde satışına başlanmamış veya daha ülkemizde daha yeni piyasaya sürülmüş bazı modelleri inceledim. İlk olarak video olarak Youtube'da yayınlayacaktım fakat videoları upload edecek hızda internet bulamadığımdan dolayı bu fikirden vazgeçip sizlere ilk izlenimlerimi aktaracağım kısa ve öz bir yazı yazmayı tercih ettim. Ayrıca bu yazı dizisinin 3. bölümünde burda yaşayan halkın otomobil kültürü ciddi anlamda gelişmiş olduğundan dolayı sokaklarda beni şaşırtan ve bir pazar günü şehir dışında bir kale turuna gittiğimde karşıma çıkan klasik araba toplantısından da bahsedeceğim. Tahminimce 4 bölüm olarak yayınlayacağım yazı dizisinin ilk bölümünden umarım keyif alırsınız, hepinize iyi okumalar . (yazım yanlışları ve noktalama gibi hatalırımız olursa şimdiden affola )
İlk olarak Mazda CX5 ile başlamak istiyorum. Japon üreticinin eski nesilde olduğu gibi yeni nesilinde de bu araçla birlikte oldukça başarılı olacağı çok açık bir gerçek. Araca dıştan baktığınız zaman çok büyük bir değişimin olmadığını ama eskiye kıyasla çok daha keskin ve çarpıcı bir tasarıma kavuştuğunu görüyorsunuz. İç mekana geçersek ben bayıldım. Forumda bana aşina olanlar iç mekan malzeme kalitesi ve işçiliği konusunda "takıntılı" olduğumu az çok bilirler. Bu araçta japon olmasına rağmen ben bir yerinde bile "ah keşke şurası şöyle olsaydı vah efendim burası tam oturmamış malzemeler arası çok boşluk kalmış demedim, diyemedim. Deri, aluminyum ve piyanoblack malzemelerin ahenkle birleştiği bir iç mekan hayal edin... işte CX5'in içi aynen bu şekilde. Orta konsolun yan taraflarına konumlandırılan beyaz deri kaplamalar kirlenmeye fevkalade müsait olsalarda uzun yolculuklarda dizinizi oldukça rahat ettirecektir. Klima çıkışlarının tasarımı ve kullanılan dekoratif aluminyum kaplamaların renkleri oldukça hoşuma gitti. Torpidonun kadifemsi malzemelerle bezenmiş olması ise beni mutlu eden detaylardan biri oldu. Peki bu iç mekanın hiç eksisi yokmu? evet ufak tefek eksileri var mesela bunlardan bir tanesi kadranların sağ üst tarafına konumlandırılmış kalem uzunluğundaki buton... Yıl olmuş 2017 yahu sevgili japonlar şu butondan artık vazgeçin. Bir diğer eksimiz ise multimedia ekranı çünkü ekran rakiplerine kıyasla gerçekten oldukça küçük kalmış. Son olarak elektrkli koltukların motorları sesli ve yavaş çalışıyor. Yaşam alanı ve saklama gözlerini değerlendirecek olursam segment ortalamalarında diyebilirim fakat yavaş açılıp kapanan elektrikli bagaj kapağı bazen hadi amaaa demenize sebep olabilir şimdiden söyleyeyim. Motor seçenekleri olarak ülkemizde sadece 2.0 benzinli atmosferik ünite satılacak. Bu ünite 165 beygir güce ve 6 ileri tork konvertörlü otomatik bir şanzımana sahip. İzlediğim testlere göre motor gayet canlı ve yakıt tüketimi makul duruyor. Fiyat olarak ise Mazda Türkiye yetkilileri 180.000TL bandında olacağını ve beyaz derilerin opsiyon olarak sunulacağını belirtiyor. Şimdi gelelim asıl meseleye ben bu arabayı beğendim mi? Cevabım kocaman bir EVET. Eğer fiyatı gerçekten 180.000TL bandında olursa ben bu arabayı gerçekten tewrcih ederim çünkü kalitesi ve sundukları kesinlikle bu fiyatın üzerinde bir seviyede.
Bu başarılı japon arkadaşımızdan sonra PSA'ya satılan alman Opel'e geçmek istiyorum. Opel'e gittiğimde yeni Zafira ilk dikkatimi çeken model oldu diyebilirim. Fakat beklentilerimi çok yüksek tutmuşum zira incelediğim modelin "merhaba" paket olmasınında etkisiyle iç mekan kalitesini ve işçiliğini hiç beğenmedim. Bana kalırsa bu aracın tek artısı iç mekanın geniş olması diyebilirim. Gelelim ülkemizde bu ay satışa sunulan Crossland X'e. Bildiğniz üzere bu araç PSA ile ortsk geliştirildi ve 2008 ile aynı platforma sahip. Malzeme kalitesi olarak malesef beklentilerimi karşılamadı. İç mekanın genişliği beğenimi kazandı fakat arka C sütunu sırtınızı koltuğa yasladığınız zaman kafanız ile aynı hizada oluyor ve bu durum size dar bir arabanın içindeymişsiniz gibi hissettiriyor. Kısacası Crossland X ülkemizde sahip olduğu fiyat etiketine kıyasla iç mekanı konusunda beklentilerimi karşılayamadı.
Ford cephesine gelecek olursam bayiye gittiğimde ilk olarak karşıma S-Max Vignale çıktı ve tasarımına ayrı jantlarına ayrı hayran kaldım. Hemen sürücü koltuğuna oturdum ve deri kaplamaları ve bal peteği desenli koltukları incelemeye koyuldum. Aracın içi deri kaplı olmasının dışında normal S-Max'e göre ne yazık ki pek farklı değildi ama şimdi yalan yok deri kaplamalar ve koltuklar insanı şımartan cinstendi. S-Max'in yanında Türkiye'de satılmayan Ecosport yer alıyordu. İlk olarak etrafında bir iki tur attım daha sonradan eski Vitara'larda olduğu gibi yatay açılan bagaj kapağını açtım. Bagaj boyut olarak ortalamalarda olsada bence bu şekilde açılması kullanışsızdı ve bagajın açılmasını sağlayan mekanizma benim pek hoşuma gitmedi. Bagajdan sonra hemen aracın içine geçtim. Aynı Crossland X'de olduğu gibi bu aracında malzeme kalitesi beklentimin oldukça altındaydı. İşçilik olarak kabul edilebilir bir seviyeye sahip olsada kullanılan sert plastikler gerçekten ucuz bir izlenim yaratıyordu. Yaşam alanı olarak ise hiç fena değildi ve Crossland X'de olduğu gibi sizi rahatsız edebilecek bir sütunun olmamasından dolayı beğenimi kazanmıştı. Aracın fiyatı ise beklentimden fazlaydı ve ben yaklaşık 28.000 euro bir parayı orta dolulkta olan bir B Segmenti SUV'ye asla vermezdim. Son olarak hemen herkesin merak ettiği yeni Ford Fiesta'dan bahsetmek istiyorum. Fiesta'nın eski tasarımıda gayet güzel olduğundan Ford bu araçta tasarım anlamında pek bir değişiklik yapmak istememiş ki bencede makul olanı budur. Araç önceki nesile göre genişlemiş ve yaşam alanı ciddi anlamda artmış. Kendi arkama (boyum 1.80 civarında) rahatlıkla sığabildim. Gelelim malzeme kalitesi ve işçiliğe. Eski Fiesta'da olduğu gibi bu araçtada ön konsolda yumuşak plastikler kullanılmışm fakat bu kullanılan yumuşak plastik keşke kullanılmasaymış çünkü işçiliği son derece zayıf ayrıca konsolun üzerinde duran USB girişi bence gerçekten ucuz ve basit duruyor. Kabinin en kilit noktasına yerleştirilmiş renkli ekran dokunmatik değil ama gayet rahat kullanılabiliyor kaldı ki ben bu boyutta bir ekranın zaten dokunmatik olmasını istemezdim. Üst donanımlara çıkıldıkça ekran boyutu kademe kademe gensiliyor. Neyse biz malzeme kalitesinden devam edelim. Konsolun altına ve orta konsola doğru baktığınızda burada malzeme kalitesinin kabul edilebilir ama işçiliğin yerlerde olduğu gerçeği ile karşılaşıyorsunuz ve burdaki malzemeler olçdukça fazla esneme yapıyor ki bu durum bence ileride trim sesleri olarak bizlere dönüş sağlayacak gibi duruyor. Kapı üstlerine baktığnızda da yine malzeme kalitesi ortalama ama işçilik ne yazık ki vasatın üzerine çıkamıyor. Umarım Ford bu aracın altyapısını aynı eski Fiesta'da olduğu gibi son derece kaliteli yapmıştır zira altyapısıda kaliteli değilse bu araç Ford gibi bir firmaya yakışmamış. Bu arada unutmadan belirteyim incelediğim Fiesta'nın donanımının adını bilmiyorum ama giriş paketi olmadığından eminim.
Çek Cumhuriyetinin parlayan yıldızı olan Skoda Superb Combi'yi tek kelime ile anlatacak olursam diyeceğim tek şey "KOCAMAN" olur zira sedan karoseriyle bile oldukça geniş ve uzun olan Superb, Combi versiyonu ile birlikte çok daha geniş ve uzun hissettiriyor. Bagaja rahatlıkla 2 tane at rahatlıkla sığar. Keza arka diz ve baş mesafesi olarak da araç oldukça geniş. Bu devasa aile otomobilinin keşke ülkemizde de satılsa dediğim nadir araçlardan biri olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.
Geçtiğimiz ay ülkemizde piyasaya sürülen Hyundai Ioniq'i gerçekten çok merak ediyorum. Boş bir vakit yaratıp doğru Hyundai yetkili satıcısına gittim. Ioniq Hybrid modelini incelemek istediğimi söylediğimde ellerinde sadece full elektrikli olan versiyonun olduğunu söylediler bende olur onuda incelerim dedim ve aracın başına geçtim. İc mekan olarak diger Ioniq ailesinin mensuplarina gore bir tık daha elit bir hava vardi çünkü araçta vites kolu yoktu ve onun yerine Lexus vari tasarımlı bir orta konsol vardı. Genel olarak malzeme kalitesini falan beğendiğimi söyleyebilirim Ioniq'den sonra ülkemizde satılmayan ama Irlanda'da oldukça fazla talep goren I40'ı incelemeye koyuldum. Malzeme kalitesi vasat olsada işçilik gayet güzeldi fakat ülkemizde şu anki haliyle biraz zor satacak bir model olduğunu söylemeden edemeyeceğim cunlu rakiplerine göre teknolojik oyuncaklar konusunda biraz geri kalmış.
Sıra sonunda ilk bölümümüzün son aracı olan XC60'a geldiiii. XC60 bence tasarım anlamında gerçekten muhteşem olmuş. Yaşam alanı ve genişlik konusunda segment ortalamasında bir performans sergilesede kalite anlamında gerçekten başarılı hatta bence bu segmentte Audi Q5 ile zirveyi oynayabilecek tek model XC60. İç mekan gayet kaliteli ve minimalist bir havaya hakim ayrıca ekranların kullanımı da oldukça kolay. Fakat başlangıç paketi ile geşlen deri koltukların kalitesini beğenmedim çünkü fazla yapay ve ucuz hissettiriyorlardı. Tahminimce aracın fiyatı ülkemizde 350.000TL seviyelerinde olacak. Peki alınır mı diye soracak olursanız izlediğim testlere ve üzerimde bıraktığı intibaya göre bence kesinlikle alınır.
. Bildiğiniz üzere yaklaşık bir aydır İrlanda'dayım. Tahmin edeceğiniz gibi burası bir avrupa ülkesi ve çoğu marka piyasaya çıkardığı yeni araçlarını ilk olarak burada satışa sunuyor. Bende fırsat bu fırsat diyerek henüz ülkemizde satışına başlanmamış veya daha ülkemizde daha yeni piyasaya sürülmüş bazı modelleri inceledim. İlk olarak video olarak Youtube'da yayınlayacaktım fakat videoları upload edecek hızda internet bulamadığımdan dolayı bu fikirden vazgeçip sizlere ilk izlenimlerimi aktaracağım kısa ve öz bir yazı yazmayı tercih ettim. Ayrıca bu yazı dizisinin 3. bölümünde burda yaşayan halkın otomobil kültürü ciddi anlamda gelişmiş olduğundan dolayı sokaklarda beni şaşırtan ve bir pazar günü şehir dışında bir kale turuna gittiğimde karşıma çıkan klasik araba toplantısından da bahsedeceğim. Tahminimce 4 bölüm olarak yayınlayacağım yazı dizisinin ilk bölümünden umarım keyif alırsınız, hepinize iyi okumalar . (yazım yanlışları ve noktalama gibi hatalırımız olursa şimdiden affola )İlk olarak Mazda CX5 ile başlamak istiyorum. Japon üreticinin eski nesilde olduğu gibi yeni nesilinde de bu araçla birlikte oldukça başarılı olacağı çok açık bir gerçek. Araca dıştan baktığınız zaman çok büyük bir değişimin olmadığını ama eskiye kıyasla çok daha keskin ve çarpıcı bir tasarıma kavuştuğunu görüyorsunuz. İç mekana geçersek ben bayıldım. Forumda bana aşina olanlar iç mekan malzeme kalitesi ve işçiliği konusunda "takıntılı" olduğumu az çok bilirler. Bu araçta japon olmasına rağmen ben bir yerinde bile "ah keşke şurası şöyle olsaydı vah efendim burası tam oturmamış malzemeler arası çok boşluk kalmış demedim, diyemedim. Deri, aluminyum ve piyanoblack malzemelerin ahenkle birleştiği bir iç mekan hayal edin... işte CX5'in içi aynen bu şekilde. Orta konsolun yan taraflarına konumlandırılan beyaz deri kaplamalar kirlenmeye fevkalade müsait olsalarda uzun yolculuklarda dizinizi oldukça rahat ettirecektir. Klima çıkışlarının tasarımı ve kullanılan dekoratif aluminyum kaplamaların renkleri oldukça hoşuma gitti. Torpidonun kadifemsi malzemelerle bezenmiş olması ise beni mutlu eden detaylardan biri oldu. Peki bu iç mekanın hiç eksisi yokmu? evet ufak tefek eksileri var mesela bunlardan bir tanesi kadranların sağ üst tarafına konumlandırılmış kalem uzunluğundaki buton... Yıl olmuş 2017 yahu sevgili japonlar şu butondan artık vazgeçin. Bir diğer eksimiz ise multimedia ekranı çünkü ekran rakiplerine kıyasla gerçekten oldukça küçük kalmış. Son olarak elektrkli koltukların motorları sesli ve yavaş çalışıyor. Yaşam alanı ve saklama gözlerini değerlendirecek olursam segment ortalamalarında diyebilirim fakat yavaş açılıp kapanan elektrikli bagaj kapağı bazen hadi amaaa demenize sebep olabilir şimdiden söyleyeyim. Motor seçenekleri olarak ülkemizde sadece 2.0 benzinli atmosferik ünite satılacak. Bu ünite 165 beygir güce ve 6 ileri tork konvertörlü otomatik bir şanzımana sahip. İzlediğim testlere göre motor gayet canlı ve yakıt tüketimi makul duruyor. Fiyat olarak ise Mazda Türkiye yetkilileri 180.000TL bandında olacağını ve beyaz derilerin opsiyon olarak sunulacağını belirtiyor. Şimdi gelelim asıl meseleye ben bu arabayı beğendim mi? Cevabım kocaman bir EVET. Eğer fiyatı gerçekten 180.000TL bandında olursa ben bu arabayı gerçekten tewrcih ederim çünkü kalitesi ve sundukları kesinlikle bu fiyatın üzerinde bir seviyede.
Bu başarılı japon arkadaşımızdan sonra PSA'ya satılan alman Opel'e geçmek istiyorum. Opel'e gittiğimde yeni Zafira ilk dikkatimi çeken model oldu diyebilirim. Fakat beklentilerimi çok yüksek tutmuşum zira incelediğim modelin "merhaba" paket olmasınında etkisiyle iç mekan kalitesini ve işçiliğini hiç beğenmedim. Bana kalırsa bu aracın tek artısı iç mekanın geniş olması diyebilirim. Gelelim ülkemizde bu ay satışa sunulan Crossland X'e. Bildiğniz üzere bu araç PSA ile ortsk geliştirildi ve 2008 ile aynı platforma sahip. Malzeme kalitesi olarak malesef beklentilerimi karşılamadı. İç mekanın genişliği beğenimi kazandı fakat arka C sütunu sırtınızı koltuğa yasladığınız zaman kafanız ile aynı hizada oluyor ve bu durum size dar bir arabanın içindeymişsiniz gibi hissettiriyor. Kısacası Crossland X ülkemizde sahip olduğu fiyat etiketine kıyasla iç mekanı konusunda beklentilerimi karşılayamadı.
Ford cephesine gelecek olursam bayiye gittiğimde ilk olarak karşıma S-Max Vignale çıktı ve tasarımına ayrı jantlarına ayrı hayran kaldım. Hemen sürücü koltuğuna oturdum ve deri kaplamaları ve bal peteği desenli koltukları incelemeye koyuldum. Aracın içi deri kaplı olmasının dışında normal S-Max'e göre ne yazık ki pek farklı değildi ama şimdi yalan yok deri kaplamalar ve koltuklar insanı şımartan cinstendi. S-Max'in yanında Türkiye'de satılmayan Ecosport yer alıyordu. İlk olarak etrafında bir iki tur attım daha sonradan eski Vitara'larda olduğu gibi yatay açılan bagaj kapağını açtım. Bagaj boyut olarak ortalamalarda olsada bence bu şekilde açılması kullanışsızdı ve bagajın açılmasını sağlayan mekanizma benim pek hoşuma gitmedi. Bagajdan sonra hemen aracın içine geçtim. Aynı Crossland X'de olduğu gibi bu aracında malzeme kalitesi beklentimin oldukça altındaydı. İşçilik olarak kabul edilebilir bir seviyeye sahip olsada kullanılan sert plastikler gerçekten ucuz bir izlenim yaratıyordu. Yaşam alanı olarak ise hiç fena değildi ve Crossland X'de olduğu gibi sizi rahatsız edebilecek bir sütunun olmamasından dolayı beğenimi kazanmıştı. Aracın fiyatı ise beklentimden fazlaydı ve ben yaklaşık 28.000 euro bir parayı orta dolulkta olan bir B Segmenti SUV'ye asla vermezdim. Son olarak hemen herkesin merak ettiği yeni Ford Fiesta'dan bahsetmek istiyorum. Fiesta'nın eski tasarımıda gayet güzel olduğundan Ford bu araçta tasarım anlamında pek bir değişiklik yapmak istememiş ki bencede makul olanı budur. Araç önceki nesile göre genişlemiş ve yaşam alanı ciddi anlamda artmış. Kendi arkama (boyum 1.80 civarında) rahatlıkla sığabildim. Gelelim malzeme kalitesi ve işçiliğe. Eski Fiesta'da olduğu gibi bu araçtada ön konsolda yumuşak plastikler kullanılmışm fakat bu kullanılan yumuşak plastik keşke kullanılmasaymış çünkü işçiliği son derece zayıf ayrıca konsolun üzerinde duran USB girişi bence gerçekten ucuz ve basit duruyor. Kabinin en kilit noktasına yerleştirilmiş renkli ekran dokunmatik değil ama gayet rahat kullanılabiliyor kaldı ki ben bu boyutta bir ekranın zaten dokunmatik olmasını istemezdim. Üst donanımlara çıkıldıkça ekran boyutu kademe kademe gensiliyor. Neyse biz malzeme kalitesinden devam edelim
. Konsolun altına ve orta konsola doğru baktığınızda burada malzeme kalitesinin kabul edilebilir ama işçiliğin yerlerde olduğu gerçeği ile karşılaşıyorsunuz ve burdaki malzemeler olçdukça fazla esneme yapıyor ki bu durum bence ileride trim sesleri olarak bizlere dönüş sağlayacak gibi duruyor. Kapı üstlerine baktığnızda da yine malzeme kalitesi ortalama ama işçilik ne yazık ki vasatın üzerine çıkamıyor. Umarım Ford bu aracın altyapısını aynı eski Fiesta'da olduğu gibi son derece kaliteli yapmıştır zira altyapısıda kaliteli değilse bu araç Ford gibi bir firmaya yakışmamış. Bu arada unutmadan belirteyim incelediğim Fiesta'nın donanımının adını bilmiyorum ama giriş paketi olmadığından eminim.
Çek Cumhuriyetinin parlayan yıldızı olan Skoda Superb Combi'yi tek kelime ile anlatacak olursam diyeceğim tek şey "KOCAMAN" olur zira sedan karoseriyle bile oldukça geniş ve uzun olan Superb, Combi versiyonu ile birlikte çok daha geniş ve uzun hissettiriyor. Bagaja rahatlıkla 2 tane at rahatlıkla sığar. Keza arka diz ve baş mesafesi olarak da araç oldukça geniş. Bu devasa aile otomobilinin keşke ülkemizde de satılsa dediğim nadir araçlardan biri olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.
Geçtiğimiz ay ülkemizde piyasaya sürülen Hyundai Ioniq'i gerçekten çok merak ediyorum. Boş bir vakit yaratıp doğru Hyundai yetkili satıcısına gittim. Ioniq Hybrid modelini incelemek istediğimi söylediğimde ellerinde sadece full elektrikli olan versiyonun olduğunu söylediler bende olur onuda incelerim dedim ve aracın başına geçtim. İc mekan olarak diger Ioniq ailesinin mensuplarina gore bir tık daha elit bir hava vardi çünkü araçta vites kolu yoktu ve onun yerine Lexus vari tasarımlı bir orta konsol vardı. Genel olarak malzeme kalitesini falan beğendiğimi söyleyebilirim Ioniq'den sonra ülkemizde satılmayan ama Irlanda'da oldukça fazla talep goren I40'ı incelemeye koyuldum. Malzeme kalitesi vasat olsada işçilik gayet güzeldi fakat ülkemizde şu anki haliyle biraz zor satacak bir model olduğunu söylemeden edemeyeceğim cunlu rakiplerine göre teknolojik oyuncaklar konusunda biraz geri kalmış.
Sıra sonunda ilk bölümümüzün son aracı olan XC60'a geldiiii. XC60 bence tasarım anlamında gerçekten muhteşem olmuş. Yaşam alanı ve genişlik konusunda segment ortalamasında bir performans sergilesede kalite anlamında gerçekten başarılı hatta bence bu segmentte Audi Q5 ile zirveyi oynayabilecek tek model XC60. İç mekan gayet kaliteli ve minimalist bir havaya hakim ayrıca ekranların kullanımı da oldukça kolay. Fakat başlangıç paketi ile geşlen deri koltukların kalitesini beğenmedim çünkü fazla yapay ve ucuz hissettiriyorlardı. Tahminimce aracın fiyatı ülkemizde 350.000TL seviyelerinde olacak. Peki alınır mı diye soracak olursanız izlediğim testlere ve üzerimde bıraktığı intibaya göre bence kesinlikle alınır.
