Herkese merhabalar. Bundan yaklaşık 3 hafta önce bu tarz bir yazı paylaşmıştım fakat forumda olan teknik aksaklıklar nedeniyle o yazı silinmişti, sağlık olsun 
. Bu cumartesi (18.03.2017) bir önceki yazımdaki gibi bir çok bayiyi gezdim. Dilerseniz hemen yazıya dalalım efem .
Cumartesi sabah saat 9.30 civarında kalktım. Kalkar kalkmaz ilk işim dün gece verilen haberi yayına hazır hale getirmekti. Haberi yayınlanabilir hale getirdikten hemen sonra kahvaltımı yaptım duşumu aldım ve evden çıktım. İlk durağım Volkswagen Erel'di. Yeni Golf gelmişti ve beni yaklaşık 1.5 haftadır çağırıyorlardı gel aracı kullanalım bakalım diye fakat sınavlardan mütevellit gitmeye vaktim olmamıştı. Bayiye vardığımda saat 11.30 sularıydı. Biraz oturup muhabbet ettikten sonra teste çıktık. Bana hangi Golf ile teste çıkmak istersin diye sordular bende yeni motor olan 1.0TSI DSG varsa onla çıkalım dedim. Fakat bayide 1.0 DSG yoktu onun yerine 1.0 Manuel araç var dediler ve onunla teste çıktık. Araç Comfortline donanıma sahipti. İlk olarak içine oturduğumda Midline donanımda da standart olan 6.5 inç boyutundaki standart ekran dikkatimi çekti daha sonrasında da dokusu değişmiş olan pianoblack malzeme gözüme takıldı. Araç ile hemen yila koyulduk ve ancak yarım saatliğine aracı alabildik malum bu cumartesi Yeni Golf'ün test sürüş günü vardı ve bayi yoğundu. Aracın 16 jant olmasindan mütevellit konfor baya baya baya iyiydi. Eskiye kıyasla konfor pek değişmemiş gibiydi ama hala segmentinin en konforlusu tabirini hak ediyor valla sezarın hakkı sezara. Araç 1.0 olduğundan mıdır nedir anlayamadım ama motor sesi anca 3.500 4000 devirden sonra geliyordu ve 3 silindirin o güzel bastırılmıs hırıltısı gerçekten hoşuma gitmişti. Motor gayet hevesli ve canlıydı. Meşhur kayışdağı yolunda aracı baya bi zorladık ve üzerine yol boş oldukça çıktık fakat motorun ciğeri bir ker dahi ben yoruldum patron demedi hep işine devam etti. Yakıt tüketimi olarak realistik bir değer veremem zira araç 125 kilometredeydi fakat ortalama olarak İstanbul trafiğinde tahminim 7.5 yakar ve zorlayınca da üst limiti 11 12 litre olur. Aracın yol tutuşu ve frenleri bence eskiye nazaran iyileştirilmiş. Yol tutuş psikolojik olabilir ama frenlerde kesin bişey var çünkü 1.2 TSI Golf bu araç kadar iyi durmuyordu. Yol tutuş konusunda araç genel olarak kafadan açmaya çalışıyor fakat bazı yerlerde ilk olarak kafadan açtı daha sonra arkası kademeli olarak geldi ve ESP müdahale etmedi zaten çok bi açı vermemiştik ama eskiden 1cm kaysa bile hemen dört diye ESP dalıyordu ve işin içine ediyordu. Sanırım VAG şikayetleri dikkate almış ve oyun oynamaya daha çok imkan veren bir ESP sistemi programlamış. Ses yalıtımı olarak eskiye göre aynı olsada bence hala başarılı. Aracın Midline Plus ve Highline donanım seviyesi bence makul fakat Comfortline harbi boş. En azından halojen yerine led fars geçilmeliydi hafi onuda geçtim kabartmalı dikiz aynası olsaydı en azından ama yoktu. Aracı park edip geri bayiye geçince Highline Golf'ü incelemeye başladım. Hayalet ekran oldukça güzel olmuş hoşuma gitti. Ortadaki ekran en üst seviye olan "Discovery Pro" değildi fakat yinede başarılıydı. Çözünürlüğü, hassasiyeti ve fonksiyonelligi son derece başarılıydı. Açık konuşmak gerekirse ben Golfün arkasında olan çakma egzoz çıkışı gibi olan krom parçayı hiç beğenmedim. Egzoz çerçevesi gibimsi bişey yerine düz bir parça olarak kalsaydı çok daha iyi olurdu.
Erel'de artık işim bitmişti ve sıra Şahsuvaroğlu Ford'a gelmişti. Hemen yola koyuldum ve saat 1 gibi mekana vardım. Premium kısmının satış temsilcisi Başak hanım sağolsun benimle fevkalade ilgilendi. İlk olarak Focus RS'e bakmak istediğimi söyledim. Aracın anahtarını alıp hemen makineyi incelemeye başladık. İlk olarak içine oturdum. Direksiyon beni tut diyordu adeta o derece ele hoş oturuyordu ve malzeme kalitesi yüksekti. Koltuklar Recaro ile ortak geliştirilmişti ve sımsıkı sarıyordu vücudumu hareket ettirmeye çalıştım ama koltuk yan destekleri sayesinde buna asla izin vermiyordu baya hoşuma gitmişti. Vites topuzu normal Focusa nazaran pek farklı değildi fakat ele hoş geliyodu ve vitesin kemikli yapısı hoşuma gitmişti. Aracın multimedia sistemi hala sync2 sistemiydi ve beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Aracı çalıştırıp çalıştıramayacağımı sordum ve olumlu yönde cevap aldım. Araçta anahtarsız giriş ve çalıştırma vardı. Debriyaj ve frene aynı anda bastım ve düğmeye doğru kolumu uzattım büyük an geliyordu düğmeye bastım, göstergeler pavyona döndü araba tık tık tık sesi ile birlikte çalışacaktı FAKAT akü bitik olduğu için RS çalışamadı bende sesini dinleyemedim @CenkGs abi senin içim sesini falan çekecektim ama çalışmadı makina. Aracın 2.3 litrelik kalbine bakmak için kaputu açtım. Hava filtresinde dahi RS detayları vardı. Focus RS beni büyülemişti ve içimden vergilere karşı sayısız kez küfür ettim.
Focus RS'i inceledikten sonra arkada duran Mustang'lere doğru yöneldim. Cabrio Mustang'e zıpladım. Hemen içini incelemeye başladım. İçi fiyatına göre kalitesizdi fakat bu aracın Amerika'da olan fiyatı düşünüldüğünde normaldi. Aracın start/stop butonu bana kalitesiz geldi daha doğrusu arabanın karakterine uyumlu değildi. Mustang'den iner inmez gözüme Mondeo Vignale takıldı. Valla şimdi Allah'ı var güzel duruyordu. İncelemek istediğimi söyledim ve aracı hemen açtılar. İçinde normal Mondeo'ya nazaran tek fark deri kaplamalardı ama oldukça kaliteli bir ambiyans vardı. Vignale 2.0 180 beygirlik dizel üniteye sahipti ve fiyatı 330.000TL civarına geliyordu satış temsilcisi bu fiyatı bana söylediği esnada yanımızdan bir dayı geçiyordu ve bu fiyatı duyunca neye uğradığını şaşırdı. Unutmadan Vignale yazısı "Vinyale" diye telafuz ediliyor . Merak ettiğim bir diğer Ford modeli olan Edge karşımda duruyordu hemen incelemeye koyuldum. İçi S-Max ile çok benzerdi, 4'lü flaşör tuşunun yeri güzel olsada boyutu çok küçüktü. Koltuğu ideal sürüş pozisyonuma ayarladığımda kaputu görmek gerçekten zevkliydi ve Amerikan hissiyatını veriyordu. Edge'in üretim yeri Kanada ve fiyatı ise 350.000TL civarında. Son olarak Fiesta ST ve Focus ST'ye (Focus ST'de neden halojen far var diye sordum ve cevap olarak ilk gelen partide halojen farların oldugunu söylediler) göz gezdirdikten sonra Ford'dan ayrıldım ve Doguş Oto Kartala doğru Yeni Panamera'yı incelemek için yola koyuldum.
Doguş Oto Kartal'a vardığımda direk Porsche'ye girdim ve Panamera'yı sordum. Showroomda Yeni Panamera yoktu çünkü satılmıştı sergilenecek bir diger aracın bir iki hafta içinde geleceğini söylediler. Bunun üzerine Audi'ye geçtim. Yeni Q5 nihayet gelmişti gerçi ben ekim ayında Yeni Q5'i Audi City Istanbul'a incelemiştim ama o araç gırtlak oğlu gırtlaktı bayide olan araç ise boştu. Fiyatı tam net değildi fakat 330.000 gibi bir fiyat beklediklerini söylediler. Yeni Q5 çok heybetli duruyor ben beğendim. Üst kata çıktım ve karşıma bir önceki yazıda olduğu gibi yine RS6 Avant çıktı. İncelemek istediğimi söyledim ve aracı hemen açtılar. Aslında RS6 Avant'ı daha önce zilyon kez incelemiştim ama bir önceki yazımda sizlere fotoğraf çekmeyi unutmuştum bu sefer fotoğraf çektim. Kendimi kısa süreliğine carbon cennetinde gibi hissettim. RS6'nın biraz arkasında A8 duruyordu. Hemen ona giriştim ve içi beni büyüledi her taraf deri ve alcantara kaplıydı. Bence yaşına göre hala segmentinin en kaliteli araçlarından biri an azından 7 Serisi ve XJ'den kaliteli diyebilirim. Doguş Oto'da işim bitmişti ve sıra davetli olduğum Discovery lansmanına doğru yola koyuldum. Lansman özel müşterilere yapılıyordu ve ilginçtir Kosifler benide davet etmişti.
Kosifler Bostancı'ya saat 3 gibi varmıştım. Kapıda iki adet Discovery test aracı vardı aklımdan test etmeyi geçirmiştim ama ehliyetim olmadığından dolayı test edemeyecektim. Neyse showrooma girip aracı incelemeye başladım. Kalite muazzam derecede iyiydi. Her taraf deri kaplıydı. Aracın gizli gözleri çok hoştu fakat kapı içi gözlerde kaplama olmaması beni üzdü. 3. sıra koltuklara geçtiğimde bekledigimden daha geniş bir alan ile karşılaştım. Koltuklar elektrikli şekilde katlanıyordu açılıyordu falan baya hoşuma gitmişti. Multimedia sistemi bence biraz yavaş çalışıyordu pek beğenmedim ve hayalet ekran opsiyonunun bulunmaması bence olmamış. Bayide Jaguar'a dair sadece F-Pace vardı. F-Pace malzeme kalitesi konusunda beni hiç tatmin etmedi. Orta konsolda çok sert ve içi boş kalitesiz bir plastik olması fiyatinin çok altındaydı ve kabul edilemezdi. BMW kısmına geçip G30'u sordum ve 2 hafta sonra gelecek dediler. @maximaorhan abimizin bana attığı İstanbul plakalı G30'un fotoğrafını gösterince de Borusan Akasya'da özel müşterilere lansman yapıyor dediler. Mercedes'e doğru haraket etmeye başladığım sırada bir satış temsilcisi ve müşteri Yeni Disco ile test sürüşüne çıkıyordu. Satış temsilcisine bende test sürüşüne gelebilirmiyim diye sordum ve bana hemen atla koçum dedi. İlk olarak aracın konforundan başlamak istiyorum. Genel olarak ortalama bir izlenim bıraktı, daha yumuşak olmasını beklerdim. Yol tutuş konusunda eskiye nazaran daha az yana yatıyor ama yinede çok yatıyor limitlere geldiğinizde ise arkadan kayma eğiliminde bir tavır sergiliyor. Aracın ses yalıtımı gayet başarılıydı ne rüzgar sesi nede yol gürültüsü vardı. Test ettiğimiz araç 2.0 240 beygirlik olan modeldi ve gayet iyi yürüyordu. Yakıt tüketimi olarak işe maalesef birşey söyleyemeyeceğim. Kısacası Disco hiç fena olmamış ama konforu falan geçtim sırf arka sırf arka tasarımı yüzünden bile almazdım. Unutmadan Disco'nun başlangıç fiyatı 120.000 €. Artık Mercedes'e dogru yola koyulmuştum. Mercedes batısına vardığımda showroom komple E Serisi ve C Serisi'nden oluşuyordu arada birkaç tane CLA ve A Serisi vardı. İkinci el kısmına geçtiğimde ise bir önceki kasa C63 AMG bana el sallıyordu. C63'ü açtırıp hemen içine atladım. Koltuklar neredeyse hiç sarmıyordu ve içine halva gibi yayılıyordunuz. Açıkçası bu tarz güçlü bir spor arabada yanal destekleri daha iyi olan bir koltuk beklerdim. Aracın motor kaputunu kaldırdığımda karşıma 6.3 litrelik makina çıktı. Motoru yapan abimizin imzası da üzerindeydi. Bu C63'ün günahı ise tam 100.000 Euro'ydu. Mercedes'den sonra kardeşimin doğum gününe doğru yola koyuldum.
Yol üzerinde Peugeot ve Honda vardı. Peugeot' a Expert modelini sormaya gittim ve Expert'in Dudullu'da olan bayide bulunduğunu söylediler. Hemen yan taraf olan Honda'ya geçtim. Honda'da Civic RS ve Civic Hatchback'i inceledim. Malzeme kalitesi olarak beklediğimin altında kaldılar. Vites etrafı plastikler ve vites körüğünün derisi hiç kaliteli değildi. Aracın ekranları genel olarak baya başarılıydı. Orta ekranın animasyonları bazen yavaş kalıyordu onu dışında bir sorun gözlemlemedim. Manuel 182'lik Civic neden gelmez anlamadım gitti, yazık ediyorlar. 182'lik Hatch modelin 100.900 liralık fiyat etiketi bence çok iyi ama hiçbir şekilde indirim yapmıyorlar.
Biraz uzun bir yazı oldu kusura bakmayın. Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Sorularınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum, kendinize iyi bakın.
. Bu cumartesi (18.03.2017) bir önceki yazımdaki gibi bir çok bayiyi gezdim. Dilerseniz hemen yazıya dalalım efem .Cumartesi sabah saat 9.30 civarında kalktım. Kalkar kalkmaz ilk işim dün gece verilen haberi yayına hazır hale getirmekti. Haberi yayınlanabilir hale getirdikten hemen sonra kahvaltımı yaptım duşumu aldım ve evden çıktım. İlk durağım Volkswagen Erel'di. Yeni Golf gelmişti ve beni yaklaşık 1.5 haftadır çağırıyorlardı gel aracı kullanalım bakalım diye fakat sınavlardan mütevellit gitmeye vaktim olmamıştı. Bayiye vardığımda saat 11.30 sularıydı. Biraz oturup muhabbet ettikten sonra teste çıktık. Bana hangi Golf ile teste çıkmak istersin diye sordular bende yeni motor olan 1.0TSI DSG varsa onla çıkalım dedim. Fakat bayide 1.0 DSG yoktu onun yerine 1.0 Manuel araç var dediler ve onunla teste çıktık. Araç Comfortline donanıma sahipti. İlk olarak içine oturduğumda Midline donanımda da standart olan 6.5 inç boyutundaki standart ekran dikkatimi çekti daha sonrasında da dokusu değişmiş olan pianoblack malzeme gözüme takıldı. Araç ile hemen yila koyulduk ve ancak yarım saatliğine aracı alabildik malum bu cumartesi Yeni Golf'ün test sürüş günü vardı ve bayi yoğundu. Aracın 16 jant olmasindan mütevellit konfor baya baya baya iyiydi. Eskiye kıyasla konfor pek değişmemiş gibiydi ama hala segmentinin en konforlusu tabirini hak ediyor valla sezarın hakkı sezara. Araç 1.0 olduğundan mıdır nedir anlayamadım ama motor sesi anca 3.500 4000 devirden sonra geliyordu ve 3 silindirin o güzel bastırılmıs hırıltısı gerçekten hoşuma gitmişti. Motor gayet hevesli ve canlıydı. Meşhur kayışdağı yolunda aracı baya bi zorladık ve üzerine yol boş oldukça çıktık fakat motorun ciğeri bir ker dahi ben yoruldum patron demedi hep işine devam etti. Yakıt tüketimi olarak realistik bir değer veremem zira araç 125 kilometredeydi fakat ortalama olarak İstanbul trafiğinde tahminim 7.5 yakar ve zorlayınca da üst limiti 11 12 litre olur. Aracın yol tutuşu ve frenleri bence eskiye nazaran iyileştirilmiş. Yol tutuş psikolojik olabilir ama frenlerde kesin bişey var çünkü 1.2 TSI Golf bu araç kadar iyi durmuyordu. Yol tutuş konusunda araç genel olarak kafadan açmaya çalışıyor fakat bazı yerlerde ilk olarak kafadan açtı daha sonra arkası kademeli olarak geldi ve ESP müdahale etmedi zaten çok bi açı vermemiştik ama eskiden 1cm kaysa bile hemen dört diye ESP dalıyordu ve işin içine ediyordu. Sanırım VAG şikayetleri dikkate almış ve oyun oynamaya daha çok imkan veren bir ESP sistemi programlamış. Ses yalıtımı olarak eskiye göre aynı olsada bence hala başarılı. Aracın Midline Plus ve Highline donanım seviyesi bence makul fakat Comfortline harbi boş. En azından halojen yerine led fars geçilmeliydi hafi onuda geçtim kabartmalı dikiz aynası olsaydı en azından ama yoktu
. Aracı park edip geri bayiye geçince Highline Golf'ü incelemeye başladım. Hayalet ekran oldukça güzel olmuş hoşuma gitti. Ortadaki ekran en üst seviye olan "Discovery Pro" değildi fakat yinede başarılıydı. Çözünürlüğü, hassasiyeti ve fonksiyonelligi son derece başarılıydı. Açık konuşmak gerekirse ben Golfün arkasında olan çakma egzoz çıkışı gibi olan krom parçayı hiç beğenmedim. Egzoz çerçevesi gibimsi bişey yerine düz bir parça olarak kalsaydı çok daha iyi olurdu.
Erel'de artık işim bitmişti ve sıra Şahsuvaroğlu Ford'a gelmişti. Hemen yola koyuldum ve saat 1 gibi mekana vardım. Premium kısmının satış temsilcisi Başak hanım sağolsun benimle fevkalade ilgilendi. İlk olarak Focus RS'e bakmak istediğimi söyledim. Aracın anahtarını alıp hemen makineyi incelemeye başladık. İlk olarak içine oturdum. Direksiyon beni tut diyordu adeta o derece ele hoş oturuyordu ve malzeme kalitesi yüksekti. Koltuklar Recaro ile ortak geliştirilmişti ve sımsıkı sarıyordu vücudumu hareket ettirmeye çalıştım ama koltuk yan destekleri sayesinde buna asla izin vermiyordu baya hoşuma gitmişti. Vites topuzu normal Focusa nazaran pek farklı değildi fakat ele hoş geliyodu ve vitesin kemikli yapısı hoşuma gitmişti. Aracın multimedia sistemi hala sync2 sistemiydi ve beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Aracı çalıştırıp çalıştıramayacağımı sordum ve olumlu yönde cevap aldım. Araçta anahtarsız giriş ve çalıştırma vardı. Debriyaj ve frene aynı anda bastım ve düğmeye doğru kolumu uzattım büyük an geliyordu düğmeye bastım, göstergeler pavyona döndü araba tık tık tık sesi ile birlikte çalışacaktı FAKAT akü bitik olduğu için RS çalışamadı bende sesini dinleyemedim @CenkGs abi senin içim sesini falan çekecektim ama çalışmadı makina
. Aracın 2.3 litrelik kalbine bakmak için kaputu açtım. Hava filtresinde dahi RS detayları vardı. Focus RS beni büyülemişti ve içimden vergilere karşı sayısız kez küfür ettim.
Focus RS'i inceledikten sonra arkada duran Mustang'lere doğru yöneldim. Cabrio Mustang'e zıpladım. Hemen içini incelemeye başladım. İçi fiyatına göre kalitesizdi fakat bu aracın Amerika'da olan fiyatı düşünüldüğünde normaldi. Aracın start/stop butonu bana kalitesiz geldi daha doğrusu arabanın karakterine uyumlu değildi. Mustang'den iner inmez gözüme Mondeo Vignale takıldı. Valla şimdi Allah'ı var güzel duruyordu. İncelemek istediğimi söyledim ve aracı hemen açtılar. İçinde normal Mondeo'ya nazaran tek fark deri kaplamalardı ama oldukça kaliteli bir ambiyans vardı. Vignale 2.0 180 beygirlik dizel üniteye sahipti ve fiyatı 330.000TL civarına geliyordu
satış temsilcisi bu fiyatı bana söylediği esnada yanımızdan bir dayı geçiyordu ve bu fiyatı duyunca neye uğradığını şaşırdı. Unutmadan Vignale yazısı "Vinyale" diye telafuz ediliyor . Merak ettiğim bir diğer Ford modeli olan Edge karşımda duruyordu hemen incelemeye koyuldum. İçi S-Max ile çok benzerdi, 4'lü flaşör tuşunun yeri güzel olsada boyutu çok küçüktü. Koltuğu ideal sürüş pozisyonuma ayarladığımda kaputu görmek gerçekten zevkliydi ve Amerikan hissiyatını veriyordu. Edge'in üretim yeri Kanada ve fiyatı ise 350.000TL civarında. Son olarak Fiesta ST ve Focus ST'ye (Focus ST'de neden halojen far var diye sordum ve cevap olarak ilk gelen partide halojen farların oldugunu söylediler) göz gezdirdikten sonra Ford'dan ayrıldım ve Doguş Oto Kartala doğru Yeni Panamera'yı incelemek için yola koyuldum.
Doguş Oto Kartal'a vardığımda direk Porsche'ye girdim ve Panamera'yı sordum. Showroomda Yeni Panamera yoktu çünkü satılmıştı sergilenecek bir diger aracın bir iki hafta içinde geleceğini söylediler. Bunun üzerine Audi'ye geçtim. Yeni Q5 nihayet gelmişti gerçi ben ekim ayında Yeni Q5'i Audi City Istanbul'a incelemiştim ama o araç gırtlak oğlu gırtlaktı bayide olan araç ise boştu. Fiyatı tam net değildi fakat 330.000 gibi bir fiyat beklediklerini söylediler. Yeni Q5 çok heybetli duruyor ben beğendim. Üst kata çıktım ve karşıma bir önceki yazıda olduğu gibi yine RS6 Avant çıktı. İncelemek istediğimi söyledim ve aracı hemen açtılar. Aslında RS6 Avant'ı daha önce zilyon kez incelemiştim ama bir önceki yazımda sizlere fotoğraf çekmeyi unutmuştum bu sefer fotoğraf çektim. Kendimi kısa süreliğine carbon cennetinde gibi hissettim. RS6'nın biraz arkasında A8 duruyordu. Hemen ona giriştim ve içi beni büyüledi her taraf deri ve alcantara kaplıydı. Bence yaşına göre hala segmentinin en kaliteli araçlarından biri an azından 7 Serisi ve XJ'den kaliteli diyebilirim. Doguş Oto'da işim bitmişti ve sıra davetli olduğum Discovery lansmanına doğru yola koyuldum. Lansman özel müşterilere yapılıyordu ve ilginçtir Kosifler benide davet etmişti.
Kosifler Bostancı'ya saat 3 gibi varmıştım. Kapıda iki adet Discovery test aracı vardı aklımdan test etmeyi geçirmiştim ama ehliyetim olmadığından dolayı test edemeyecektim. Neyse showrooma girip aracı incelemeye başladım. Kalite muazzam derecede iyiydi. Her taraf deri kaplıydı. Aracın gizli gözleri çok hoştu fakat kapı içi gözlerde kaplama olmaması beni üzdü. 3. sıra koltuklara geçtiğimde bekledigimden daha geniş bir alan ile karşılaştım. Koltuklar elektrikli şekilde katlanıyordu açılıyordu falan baya hoşuma gitmişti. Multimedia sistemi bence biraz yavaş çalışıyordu pek beğenmedim ve hayalet ekran opsiyonunun bulunmaması bence olmamış. Bayide Jaguar'a dair sadece F-Pace vardı. F-Pace malzeme kalitesi konusunda beni hiç tatmin etmedi. Orta konsolda çok sert ve içi boş kalitesiz bir plastik olması fiyatinin çok altındaydı ve kabul edilemezdi. BMW kısmına geçip G30'u sordum ve 2 hafta sonra gelecek dediler. @maximaorhan abimizin bana attığı İstanbul plakalı G30'un fotoğrafını gösterince de Borusan Akasya'da özel müşterilere lansman yapıyor dediler. Mercedes'e doğru haraket etmeye başladığım sırada bir satış temsilcisi ve müşteri Yeni Disco ile test sürüşüne çıkıyordu. Satış temsilcisine bende test sürüşüne gelebilirmiyim diye sordum ve bana hemen atla koçum dedi. İlk olarak aracın konforundan başlamak istiyorum. Genel olarak ortalama bir izlenim bıraktı, daha yumuşak olmasını beklerdim. Yol tutuş konusunda eskiye nazaran daha az yana yatıyor ama yinede çok yatıyor limitlere geldiğinizde ise arkadan kayma eğiliminde bir tavır sergiliyor. Aracın ses yalıtımı gayet başarılıydı ne rüzgar sesi nede yol gürültüsü vardı. Test ettiğimiz araç 2.0 240 beygirlik olan modeldi ve gayet iyi yürüyordu. Yakıt tüketimi olarak işe maalesef birşey söyleyemeyeceğim. Kısacası Disco hiç fena olmamış ama konforu falan geçtim sırf arka sırf arka tasarımı yüzünden bile almazdım. Unutmadan Disco'nun başlangıç fiyatı 120.000 €. Artık Mercedes'e dogru yola koyulmuştum. Mercedes batısına vardığımda showroom komple E Serisi ve C Serisi'nden oluşuyordu arada birkaç tane CLA ve A Serisi vardı. İkinci el kısmına geçtiğimde ise bir önceki kasa C63 AMG bana el sallıyordu. C63'ü açtırıp hemen içine atladım. Koltuklar neredeyse hiç sarmıyordu ve içine halva gibi yayılıyordunuz. Açıkçası bu tarz güçlü bir spor arabada yanal destekleri daha iyi olan bir koltuk beklerdim. Aracın motor kaputunu kaldırdığımda karşıma 6.3 litrelik makina çıktı. Motoru yapan abimizin imzası da üzerindeydi. Bu C63'ün günahı ise tam 100.000 Euro'ydu. Mercedes'den sonra kardeşimin doğum gününe doğru yola koyuldum.
Yol üzerinde Peugeot ve Honda vardı. Peugeot' a Expert modelini sormaya gittim ve Expert'in Dudullu'da olan bayide bulunduğunu söylediler. Hemen yan taraf olan Honda'ya geçtim. Honda'da Civic RS ve Civic Hatchback'i inceledim. Malzeme kalitesi olarak beklediğimin altında kaldılar. Vites etrafı plastikler ve vites körüğünün derisi hiç kaliteli değildi. Aracın ekranları genel olarak baya başarılıydı. Orta ekranın animasyonları bazen yavaş kalıyordu onu dışında bir sorun gözlemlemedim. Manuel 182'lik Civic neden gelmez anlamadım gitti, yazık ediyorlar. 182'lik Hatch modelin 100.900 liralık fiyat etiketi bence çok iyi ama hiçbir şekilde indirim yapmıyorlar.
Biraz uzun bir yazı oldu kusura bakmayın. Umarım yazımı beğenmişsinizdir. Sorularınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum, kendinize iyi bakın
.
