Arkadaşlar kış lastiği takmayanları vuralım öldürelim demeden önce şimdi yazacağım bir takım gerçekleri tekrar göz önünde bulundurmanızı öneririm.
Öncelikle hatırlatmak gerekirse, bir lastiğin ortalama hamur ömrü 4 sezon olarak belirtilir. (1yıl=2sezon) Yazlık ve kışlık olmak üzere 2 set lastik alındığında 4 yıl boyunca kullanılması beklenir. Üretilirken genelde bu sürede hamurun ve diş derinliğinin birbiriyle eş şekilde biteceği öngörülerek üretilir. Avrupa'nın pek çok ülkesinde de bu şekilde lastikler 2 set olarak kullanılır. Buraya kadar herkes hemfikirdir.
Pekiyi, Sizce İtalya, Portekiz gibi daha ılıman iklime sahip Akdeniz ülkelerinde kış lastiği kullanım oranı sizce ne kadardır? Araştırmadığım için atıp tutmayacağım ama Almanya, İngiltere, Polonya gibi ülkeler kadar yüksek olacağını düşünmüyorum.
Dönüyorum ülkemize. İklimi Ukrayna gibi olan yer de var, Portekiz gibi veya İngiltere gibi olan yer de var. Her şehirde farklı iklim koşulları, hatta bazı illerde ilçe ilçe değişen iklim özellikleri oluyor. Örnek verecek olursam: Ehliyeti aldıktan sonra 10 yıl kadar İzmir'de yaşadım. Ülkenin pek çok şehrinde araba kullanmakla birlikte İzmir'de bu kadar uzun süre yaşayıp son bilmemkaç yılın en soğuk kışını da gördüm, standart kışını da gördüm. 1, bazı ilçelerinde de 2-3 yıl kış lastiği gerekecek kadar sert kış oldu. Daha ılıman olan Adana'da, Antalya'da, Mersin'de yaşamadım. Bunlar gibi yılbaşını 6-7 °C gibi sıcaklıklarla geçiren şehirlerde Ekim-Nisan gibi bir sezon belirleyerek kanun zoruyla kış lastiği kullanımı dayatılacak olursa haklı olarak büyük infial olur ve bunun hiçbir haklı açıklaması yapılamaz.
İstanbul'a geldim ve kendi arabamı İstanbul'da aldım. Bunca yıllık yol ve trafik tecrübemin üstüne her yıl daha da artan trafik yoğunluğunun içerisinde 3 yıl kullandım. Yokuşu bol bir muhitte yaşamama rağmen yıl içerisinde 1 haftadan fazla kış lastiği ihtiyacı duymadım. Neden derseniz, hava sıcaklığı ne kadar düşük olursa olsun, ana arterlerdeki trafik o kadar yoğun ki, bırakın kar veya buz tutmasını, asfalt sıcaklığı gün boyunca o yoğun egzoz ve lastikten ötürü sıfır derecenin üzerinde oluyor. Şimdi bu ülkede İstanbul gibi bir şehirde hemen herkes az yakan dizel veya lpg'li bir araba almaya çalışarak kuruş kuruş yakıt masrafı hesabı yaparken, senede 1 hafta için sadece ana arterlerde yoğun trafik saatlerinde şehir içi kullanımı olan araç sahipleri doğal olarak kış lastiğini tercih etmek istemez, etmiyor da zaten. Kış lastiği kullanan araçlara bakılırsa ya İstanbul'un yüksek rakımlı mahallelerinde ikamet ediyordur, ya işyeri/okulu bu mahallelerdedir, ya da sık sık şehirler arası uzun yol yapıyordur. Bugüne kadar gerçekten ihtiyaç duymadığım için de kış lastiği almadım.
Şimdi şehir değiştirdim, farklı yol, iklim ve trafik koşulları olan sadece 1 saat uzaklıktaki bir şehirdeyim ve kışın yaz lastiklerimin güven vermeyeceğini öngörüyorum. Buna rağmen, ağır kış koşullarını uzun süreli yaşamayacağım ve arabam da performanslı bir araç olmadığı için mantıklı gördüğüm 4 mevsim lastiklerini düşünüyorum. Eğer bulunduğum şehirde yoğun kar yağışının olduğu tepe mahallelerde yaşasam veya çalışsam evet, ben de kış lastiği bakardım. Ama mevcut durumda bile açıkçası iki set lastiği fazla masraf olarak görüyorum. 3 gün önce hava sıcaklığı 15°C iken ondan 1 hafta önce sıcaklık sıfırın altına inmişti. Yani kış lastiği takacak olsam ancak bugünlerde Aralık ayının başında ihtiyaç duyardım, Kasım başında taktırsam da açıkçası "verdiğim para boşa gitmesin de biraz da bu lastikler aşınsın" kafasıyla olurdu.
İç Anadolu veya Doğu Anadolu yollarında kış gerçekten bayağı sert oluyor. Buralarda kış lastiği gereksinimi gerçekten var. Ankara gibi kalabalık şehirde bile iklim özelliklerinden ötürü zorunluluk oluyor. Bilenler bilir, eski İstanbul-Ankara yolunun Bolu Dağı kesiminde trafik şimdiki kadar yoğun değilken bırakın kış lastiğini, zincirsiz çıkmak bile mümkün olmuyordu. Böyle yollar Anadolu'da bir çok yerde hala mevcut. Buna karşı güney illerimizde de kış mevsimi romantik yağmurlar eşliğinde geçiyor. O yüzden kış lastiği konusunu ülke geneline vurup net şekilde "hayati ihtiyaçtır" demeyi doğru bulmuyorum.