Kesinlikle öyle. İki kıtada üretilen modeller birbirinden çok farklı beklenti ve prensiple üretiliyor. Ford'un özellikle Avrupa'da kullanılan bir çok aracında sunmaya çalıştığı sürüş kalitesinin temelinde hep Alman araçlarına rakip olmaya çalışmak var. Ford Amerikan asıllı bir marka olsa da 90'ların sonundan bu yana Avrupa, özellikle Alman ve İngiliz üretimli modeller sunuyor. Bence marka bazında değil de model bazında araçların vatanını incelemek daha doğru olur.
Valla öyle incelersek işin içinden çıkamayız gibii duruyor. Türk Otomobilleri deyip F-Max'i konuşmak bana pek doğru gelmedi açıkçası
Bakma aslında onun da isminin Ford olması tamamen pazara girebilmek adına bir kolaylıktan başka bir şey değil. Tüm parçaları, teknolojisi %100 Türk mühendisler tarafından geliştirilen bir araç. TOGG'un yerli otomobil diye ürettiğinden çok çok daha yerli bir araç F Max. Küreselleşme arttığından beri markaların ürettiği modeller çok fazla etrafa yayılmaya başladı. O yüzden sadece ana vatanına göre model değerlendirmeye kalksak aslında daha kısırlaşır konular. Tabi salt model bazında baktığımızda da daha karmaşık hale gelir ama en azından biraz daha doğru ve zengin bir yöntem olur.
Teknoloji kısmı elbette bizim ama otomobilin karakterini yansıtan kısımlarda türk otomobil endüstrisinin esintileri yok maalesef bana göre otomobili alman japon vs yapan da bu. Bu açıdan bakıyorum ben
Zaten çoğumuzun yanıldığı noktada bu. Otomotiv sektöründe Almanlaşma, Amerikanlaşma, Uzak Doğululaşma v.b olgular çoğunlukla kaybolmaya başladı. Markalar küreselleştiği için ve hep birbirlerinden pazar kapmaya çalıştığı için benzerleşerek ilerliyor. Toyota'ya Japon deriz ama son dönem Tnga platformu ve değiştirilen sürüş karakteriyle bambaşka bir üretim ve kullanım şekli çıkmaya başladı önümüze. Peugeot'ya Fransız deriz ama bilindik Fransız dayanıksızlığından, kırılganlığından, malzeme kalitesizliğinden eser kalmamaya başladı. Honda bilindik japon dayanıklılığıyla ün salmış, karakteri buna oturtulmuş bir araçken Avrupalı tüketicilerin beklentisine karşılık verebilsin diye geliştirdiği teknolojilerden dolayı o eski güvenilir Japon dayanıklılığı karakteri ortadan kaybolmuş vaziyette. Yani parça parça bakıp birleştirmeye çalıştığımızda tüm markalarda bir ortak pazar ve ortak sunum hedefi artmış durumda. Araçların karakteristik özellikleri gerçekten ortak paydada buluşmaya başladı.
Ben de dedim aynı şeyi de bazıları için Amerikanmış.Yaprak yaylı Mustang'e binmişiz yani.
@gokglsy konular güzel devam, senin için bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın.
Edit:Bu arada ufak bir ekleme yapayım Ford kendi bünyesinde Ford Europe der, ama şöyle bir durum söz konusu binek modeller için en büyük arge yerleri Britanya ve Köln(Almanya).Yani bu durumda Ford Europe'a Alman demek çok büyük bir hata ya da yanlış ya da olmaz aman Tanrım değil.
O zaman Ford(Europe)'u yok saymamız gerekir ya da sadece Amerika bünyesindeki bir marka gibi görmemiz gerekir ki bence bu daha büyük yanlış.
(ford markası benim için en çok sevdiğim markadır 18 yıldır ford focus araca biniyoruz 2004'den 2015 kadar 2002 1.6 ghia sedan ve 2015 beridir 2011 1.6 tdci sedana biniyoruz. ve gerek akraba gerek eş dostların ford marka araçlarına binme fırsatım oldu ve ford benim için avrupa'daki rakiplerinden çok daha iyi ve çok önde benim için. )
Bu araçların içinde ilginç şekilde mesela Mondeo çok Amerikanvari bir araba. Zaten Fusion olarak ilk ABD'de çıkmıştı. Daha sonra Avrupa'ya geldi. Sürüşünün daha ilk bir kaç yüz metresinde bile önceki Mondeo'larla hiç aynı olmayan değişik bir konforu var. Eski Amerikan araçlarını hatırlatıyor. Zaten diğer Ford'larda olan limitlerde eğlenceli sürüşten ziyade konforlu yolculuk edilebilsin diye tasarlanmış gibi hissettiriyor. Öte yandan diğer modellere bakıyorsun başka sürüş karakteri sunuyorlar. Markaların bazılarına böyle model bazında baktığında çok ilginç detaylar ortaya çıkabiliyor.yıllardan beri ford'a ingiliz veya alman arabası diye biliyordu millettimiz.
alman diyince herkes audi bmw mersedes vw opel biliniyor. benimde bu yüzden dalgınlığıma denk geldi galiba
ford aşıklarına, sevenlerine gelsin
